Sert kabuklu yemiş, kuru meyve, sebze ve kuru yemiş sektörü “Birlikten Kuvvet Doğar” temasıyla düzenlenen NFV EXCO Dried 2017’de, Türkiye’nin tarımsal ürünlerde markalaşmaya olan ihtiyacı masaya yatırıldı.
Moderatörlüğünü marka uzmanı Güven Borça’nın üstlendiği “Markalaşma, Rekabet Gücü, Globalleşme” oturumunda Boyhan’ın kurucusu İbrahim Türkhan Türkiye’den Kaliforniya’ya uzanan yolculuğunu, ceviz bahçesi yatırımını; Peyman İcra Kurulu Başkanı ve CEO’su Oğuz Yükselir ise kuruyemiş ve kurutulmuş meyvede markalaşmanın tüketicinin gözünde ürüne kazandırdığı katma değeri paylaştı.
Kuru yemiş ve kuru meyve sektörüne ilişkin tüm gelişmeler ile hedeflerin sektörün tüm aktörleri tarafından görüşüldüğü NFV EXCO Dried 2017’de, bir tarım ülkesi olan Türkiye’nin, altın değerindeki ürünlerini küresel tüketiciye nasıl ulaştırması gerektiği, sağlıklı atıştırmalık üretimi ile markalaşmaya olan ihtiyacı masaya yatırıldı. “Bu topraklardan marka çıkar” diyen marka uzmanı Güven Borça’nın moderatörlüğünü üstlendiği “Markalaşma, Rekabet Gücü ve Globalleşme” oturumunda, Boyhan Company Kurucusu İbrahim Türkhan ve Peyman Ceo’su Oğuz Yükselir kuruyemiş ve kuru meyvede Türkiye’nin katma değerini yükseltecek gündem maddelerini paylaştı.
“DOĞRU EKİP, PLANLAMA VE SERTİFİKASYONLARLA MARKALAŞMAK ZOR DEĞİL”
Konuşmasına markalaşmanın her sektörde olduğu gibi kuru meyve ve kuru yemiş sektöründe de çok önemli olduğuna dikkat çeken Güven Borça, özellikle milli değerlerimizi unutmamak gerektiğini vurguladı. Borça, teknolojiyi takip etmenin yanı sıra kendi kültürümüzün de çok önemli olduğunu kaydederek sözlerine şöyle devam etti: “Biz bu topraklarda yaklaşık 15 senedir dünya markası çıkarmak için koşturuyoruz. Herkesin kabul ettiği bir nokta var. O da dijitalleşme gerçekten de tüm toplumlar için olduğu gibi bizim toplumuzda da büyük önem taşıyor. Fakat bir diğer yandan bakacak olursak kendi öz değerlerimizi de yadsımamalıyız. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri için Silikon Vadisi’nin önemini herkes bilir. ABD’de bir de 40 milyar dolarlık ihracatı ile Kaliforniya Vadisi var.Evet teknolojiye bakalım. Fakat bununla birlikte tarımımızı da ihmal etmemeliyiz. Çünkü Türkiye’nin tarımı ile ilgili çok fazla problemi var.” Tarım sektöründeki sorunların yanı sıra Türk üreticilerin önce pazar bulmaları gerektiğini söyleyen Güven Borça, pazarı oluşturduktan sonra üretimin çok kolay olduğunu ifade ederek, doğru ekip, doğru planlama ve doğru sertifikasyonlarla markalaşmanın zor olmadığını belirtti.
“MARKALI ÜRÜNLER SATMIYORUZ”
Konuşmasında tüketicilerin gıdayı alırken sadece beslenme amacıyla değil, kendini şımartmak için tükettiklerini söyleyen Peyman Ceo’su Oğuz Yükselir, “İhracat rakamlarımız çok iyi olmasına rağmen, toptan satış yapıyoruz. Ne yazık ki markalı ürünler satmıyoruz. Bu çok geç kalınmış bir durum. Şirketlerimizin 30 yıl önce marka olmaya başlaması gerekiyordu. Bizim ürettiğimiz inciri, üzümü, fındığı kullanarak dünya markası olanlar var. Markalaşma sürecinin olmaması bazı soruları beraberinde getiriyor. Türkiye’de üretilen bir ürünü yurtdışında pazarlamak istediğinizde ürünün tarladan geldiği belge, çocuk işçi çalıştırmadığınız, üretim tesisinizin belgeleri, depocunun sertifikası isteniyor” dedi. Markalaşmanın temelinde önemli detayların yer aldığına dikkat çeken Yükselir, bu süreçte algının büyük önem taşıdığını söyledi. Oğuz Yükselir; “Markanızın tasarımından, okunuşundan bütün ayrıntısına kadar global bir değer yaratması gerekir. Toplum olarak biz hızlı sonuç almayı seviyoruz. Fakat hızlı sonuç almak isteyerek markalaşamıyoruz. Marka yaratma enerjimiz bir türlü ortaya çıkmıyor” dedi.
“DOĞRU ÜRÜNÜ, DOĞRU ŞARTLARDA ÜRETEN ŞİRKETLER MARKALAŞABİLİR”
Boyhan Company Kurucusu İbrahim Türkhan ise üreticiliğin eğitim ile çok doğru bir ilişkisi olduğunu ifade etti. Doğru ürünü, doğru şartlarda üreten şirketlerin markalaşmasının çok daha kolay olduğunu kaydeden Türkhan, Türkiye’nin üretim ve ihracat rakamlarındaki birinciliğini dünyaya yayamadığını belirtti. Türkhan şöyle konuştu; “Türkiye uzun yıllardır toprak reformunu ne yazık ki yapamadı. ABD’de bin dönümlük araziyi bir kişi işletiyor. Biz doğru topraklarda doğru ürün yetiştirmeliyiz. ABD çok iyi pazar araştırmaları gerçekleştiriyor. Özellikle üzümün yanı sıra bademe de büyük önem veriyorlar. İlk pazarı araştırıp, sonra üretime geçiyorlar. Kamunun bu noktada çiftçileri iyi yönlendirmesi gerekiyor. Son yıllarda Tarım Bakanlığı örnek bahçeler uygulaması ile çok güzel bir proje geliştirdi. Şu anda bu proje meyvelerini vermeye başladı.”