Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer, devletin zeytinlikleri ve tarım alanlarını koruması gerektiğini söyledi.
Uluslararası Slow Food hareketinin zeytin coğrafyasını buluşturan bienal etkinliği ‘Slow Olive’, 14-15 Nisan tarihlerinde Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı merkezi Ayvalık’ta gerçekleştiriliyor. Ortak değerin zeytin olduğu mesajı verilen etkinlikte, insanların hayatta kalmak için bütüncül düşünerek korumacı yaklaşması gerektiği vurgulandı.
Slow Food International, Ayvalık Belediyesi ve Türkiye’deki Slow Food birlikleri işbirliği ile organize edilen Slow Olive 2018 buluşması, Taksiyarhis Anıt Müze’de düzenlendi.
Bir tam gün süren Slow Olive, buluşması, ev sahibi Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer ve Slow Olive etkinliğini iki yıl önce başlatan Defne Koryürek’in açılış konuşmalarıyla başladı.
“Zeytin insana enerji veriyor”
Zeytin ve doğa dostlarının Slow Olive’de güzel bir amaç için bir araya geldiğini belirten Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer, “Bizlere önder oluyorsunuz, bu konuların uzmanısınız. Biz de kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla sizlerden öğrendiklerimizi paylaşıyoruz. Bu bizim için önemli. Zeytin zeytinyağı denilince herkesin gözü parlıyor. Sadece zeytin bölgelerinde yaşayanlar değil diğer bölgelerde yaşayanlar için de bu böyle. Zeytin insana böyle bir enerji veriyor. Ağacının yapısı, ürününün güzelliği, bereketi nefaseti, hikâyeleri. Birçok efsanede zeytin var. O yüzen insanların zeytine alakası ilgisi var” dedi.
“Zeytini devlet korumalı”
Zeytin bölgelerinin çok nadide bölgeler olduğunu söyleyen başkan Gençer, “Bazı alanlarda bu zeytin ağaçlarını kesip ya da yok edip oralara beton yapmak ya da maden çıkarmak gibi niyetler var. Bununla ilgili 15 yıla yakın bir arşı duruş gösteriliyor. İlk başta ufak başladı bu duruş ama şu anda çok bilinçlendi insanlar. Bunu arttırmalıyız çünkü bu tehlike henüz daha bitmiş değil. Zeytin yasasını değiştirmek istiyorlar. Zeytinlik alanlarda maden aramak ya da inşaat yapmak istiyorlar. Bunun amacı aslında bu alanların ranta çevrilmesi. Ben bu bölgenin çocuğu olarak söylüyorum ki geçmişte bu hatalar çok fazlasıyla yapıldı. En değer verdiğimiz bölge olmasına rağmen körfez bölgesinde 1980’lerde başlayan sahile hücum programı ile zeytin alanları talan edildi, inşaatlar yapıldı ve bu alanların bir kısmını kaybettik. Bu yanlışı gördük ama devletin koruması lazım. Devlet şu anda ki kanunu değiştirmemeli ve korumaya devam etmeli. Vatandaşlara kalınca bu iş miras kanunu, hissedarlıktı derken bu arsalar rant yapsın diye başka bir şey olabilir hayatın gerçeği bu. O yüzden devletin zeytinlikleri ve tarım alanlarını koruması gerekiyor. İleride yaşayacağımız sıkıntıları insanoğlu bu alanları koruyarak geçirecek” dedi.
“Hedefimiz Zeytin Ağaçlarımızı ve Zeytin Sanayi İçin Yapılan Fabrikaları Korumak”
Ayvalık’ın UNESCO süreci hakkında bilgi veren Başkan Gençer, “3 sene önce Ayvalık Belediyesi olarak çalıştay yaptık. Ayvalık’ın geçmişine baktığımızda 1800-1900’lü yıllar, Ayvalık’ın bir zeytin, zeytinyağı, sabun sanayi kenti olduğunu ve buradan dünyanın birçok bölgesine ihracatlar yapıldığını, bizden önce burada yaşayanların bu işi yaptığını ve bizim dedelerimizin de buraya gelince bu işi devam ettirdiğini gördük. UNESCO’ya biz endüstriyel miras olarak müracaat ettik. İlk aşama tamamlandı, geçici listeye alınan dosyamız Paris’e gitti. Bunun arkasından ne gelecek? Ayvalık’ımızı çeviren 2 milyon tane, birçoğu deliceye, yabani olana aşılanmış zeytin ağaçları var. Onları da koruyarak, Ayvalık’ta zeytin ağaçları için yapılan fabrikaları da koruyarak daha iyi ortaya çıkarmak istiyoruz. Hedefimiz bu. Türkiye’den endüstriyel peyzaj olarak ilk başvuran yer Ayvalık. Kültür Bakanlığı da bu konuda bize destek veriyor” dedi. Başkan Gençer, konuşmasını zeytin duası ile tamamladı.
“Zeytinle ilgili birşey öğrendiysek Ayvalık sayesinde öğrendik”
Slow Olive etkinliğini başlatan Defne Koryürek, “Zeytinle ilgili bir şey öğrendiysek, Ayvalık sayesinde öğrendik. Ayvalık’ta zeytinin nasıl bir kültürü olduğunu, insan ağaç toprak ve bunun etrafındaki varlığın, bütünlüğü korumanın ne kadar önemli olduğunu gördük. Bunu sadece turizm olarak görmedik. Buranın bizzat zeytine gönül vermişi zeytini koruyan, kollayan, Ankara’ya giden, bu işin politikasını yapan zeytinciye borçluyuz. İyi ki varlar” dedi.
“Ulusal değil ulus ötesi ittifaklara ihtiyacımız var”
Neoliberal küresel dünyada yaşadığımızı söyleyen Koryürek, “ Bir kaç saat önce milyonlarca mülteci vermiş olan Suriye toprakları İngiltere, Amerika tarafından bombalandı. Küresel iklim değişikliğinden bahsediyoruz. 5 yıl sonra suyumuz olmayabilir. 10 yıl sonra makarna yemek çok pahalı bir şey haline gelebilir. Drum buğdayı nedeniyle. Denizlerimizdeki balıklarımızın önümüzdeki 10 yıl içinde bitme ihtimali çok yüksek. Bu gidişin aslında şuuru ile biz Slow Olive başlattık. İster liberal ekonomi deyin ister açgözlü inanın dünyası deyin ama gittiğimiz korkunç bir gelecek var. Bir tufan diyebiliriz ve o tufana karşı bizim haysiyetli bir duruş göstermemiz, nerede olduğumuzu tarif etmemiz, iyi alternatifler üretmemiz için el birliği yapmamız gerekiyor. El birliği sadece yerel kollarla değil bizim artık ulusal birliğe değil bizim artık ulus ötesi ittifaklara ihtiyacımız var. Eğer bugün Filistin İsrail meselesindeki zeytin ağacındaki konuyu anlayabiliyorsak belki o zaman bizim kuzeyimizdeki HES’lerle aktivistleri anlayabiliriz. Bütün bu büyüme ekonomisinin, işgal ekonomisinin formülünü çıkartabilirsek, şablonunu ortay çıkartabilirsek destek vermek yerine birbirimize gerektiğinde omuz veririz. Bugün İtalyan, İspanyol, Türk, Filistinli, Lübnanlı ayrı ayrı kimliklerimiz yok. Hepimiz hayatta kalması için el ele vermesi gereken, yaklaşan felakete karşı birbirine omuz veren insanlar olmak zorundayız ve bunu yaparken bütüncül düşünmemiz gerekiyor. Türcü düşünceyi bırakmamız gerekiyor. Emanet edebileceğimiz bir ağaç olarak zeytinden daha öte bir sembol düşünemiyorum. Bugünün dünyasında maalesef demokrasi, Gıda güvenliği, hukuk bunlar içi boşaltılmış kavramlar. Bizlerin yeniden örnekler tesis etmemiş, bizlerin yeniden haysiyetli bir duruş inşa etmemiz gerekiyor ve zeytin ağacından daha iyi bir öğretmen düşünemiyorum ” dedi.
Ortak Değer Zeytin
Ayvalık’ta ikinci kez düzenlenen etkinlikte, Slow Food ağının zeytin coğrafyasından katılımcıları İtalya, Arnavutluk, Fas, Türkiye, Lübnan ve Filistin’den oldu. Katılımcılar bu toplantıda ortak değer zeytine dair uzmanlıkları, çalışmaları ve tecrübelerini paylaştılar. Slow Olive 2018 vesilesiyle küçük ölçekli zeytin ve zeytinyağı üreticisinin ürün ve pazar sıkıntısı, zeytinlik alanlarının nitelikleriyle korunması, zeytin çeşitliliğinin ve kadim zeytin alanlarının kayıt altına alınması gibi önemli konu başlıkları tartışıldı.
Zeytin Forumu, Zeytinlikte Ege Otları Toplama
Ahmet Uhri (Türkiye) ve Angelo Lo Conte (İtalya) zeytini tarihiyle; Güven Eken (Türkiye), Marco Antonucci (İtalya ) Silvana Subashi’yle (Arnavutluk) zeytin ve zeytinyağı çeşitliliğimizin kadim bilgiden, uzman görüş ve Slow Food İtalya’nın Ulusal Zeytinyağı Presidium örneğine; Önder Algedik (Türkiye), Gönül Işık (Türkiye) ve Kemal Koçak (Türkiye) ile Türkiye’deki örnekleri üzerinden zeytin ağaçlarının ekosistemdeki, ekosistemin ise yasadaki yeri konuşuldu. Son olarak dünyanın zeytini, zeytinin dünyası başlığında Fareed Tamaalah (Filistin), Souhad Azennoud (Fas) ve Barbara Massaad (Lübnan) ile zeytin ağaçlarının farklı coğrafyalarından sunumlar eşliğinde zeytin dilinden rengarenk bir sohbet gerçekleştirdi. 15 Nisan Pazar günü sabahı, Barbara Massaad (Lübnan) ve Türkçe’de de yayınlanan kitabı ‘Soup for Syria’ için bir buluşma düzenlenirken, Aytaç Timur (Türkiye) yürütücülüğünde, zeytin üreticilerinin katılacağı bir Zeytin Forumu gerçekleşecek. Ayvalık bölgesindeki bir zeytinlikte, Nedim Atilla (Türkiye) zeytinlikte ot toplama eşliğinde, zeytinliklerin yaban hayatı ve Ege otlarının zenginliğini anlatacak.