Global Sustainable Brands ağının İstanbul buluşması olan Sustainable Brands 2019 Istanbul, dünyadan ve Türkiye’den önemli isimlerin katılımıyla gerçekleşti. Bu yıl “İyi Yaşamı Yeniden Tasarlamak” temasıyla gerçekleşen konferansta konuşmacıların tamamı tarafından, insanlığın düşünme yapısını değiştirmesi gerekliliği ve tüm dünyada aynı anda çözüm yerine yerel olarak çalışmaya başlamanın önemi vurgulandı.
Konferansın ikinci gününde ayrıca Sustainable Brands Istanbul ve Nielsen Türkiye tarafından gerçekleştirilen “İyi Yaşam Markaları Araştırması” sonucunda, tüketiciler tarafından seçilen, “iyi yaşama ulaşabilmeleri konusunda en çok yardımcı olmaya çalışan firma ve markalara” ödülleri verildi.
Sustainable Brands 2019 Istanbul’un en dikkat çekici konuşmacılardan biri, sürdürülebilirlik konusuna farklı ve çarpıcı bakış açısı ile Aktivist Dan Burgess’ti. İnsanların ve şirketlerin dünya üzerine düşünme tarzını değiştirmesi gerektiğini vurgulayan Burges, dünyayı bir uzay gemisine benzeterek, bir uzay gemisinde yaşayabilmek için bir ekosistem tasarlanması gerektiğini ve bu sistemin uzay gemisinin mürettebatından oluştuğunu belirtti. Oksijen üretmek, bitkilerin yetişmesini sağlamak, iletişim sağlayarak birbirleriyle entegrasyon sağlamak, yemek üretmek gibi fonksiyonların bir uzay gemisi gibi ekosistem için gerekli olduğunun altını çizen Burgess, ancak bugün uzay gemisinin problem yaşadığını ve yolcuların geminin dışında olduğunu söyledi. Bunun nedeninin ise insanların yaşananlara kayıtsız , dikkati dağılmış, birbirleri ile diyalog kurmayan, aç gözlü, meşgul, dağınık ve uykuda olmaları olduğunu aktaran Burgess, “Dünyanın en önemli sorunlarından biri, dünyanın çalışma sistemi ile insanların düşünme sisteminin farklı olmasıdır. Yolumuzu bulabilmemiz için önce kaybolmamız gerekiyor. Yani güvenli hayatımızdan çıkıp, yaşanan rahatsızlığı görmemiz gerekiyor. Bu nedenle gemide yolcu olmak yerine mürettebat olmamız gerekiyor.” dedi. Dünyanın bir bütün olarak hareket etmesinin zorluğuna da değinen Burgess, yerel çalışmaların daha hızlı çözümler sağladığını ve bu sayede tüm dünyada bir ağ kurulabileceğini belirtti.
İyi yaşam için sağlık ve iyi gıda şart
Genel Cerrah Prof. Dr. Murat Aksoy’un moderasyonunda gerçekleşen “İyi Yaşam Kararlarını Daha İyi Etkilemek” başlıklı oturumda ise, Bayer Tüketici Sağlığı Pazarlama Direktörü Pınar Saltat, iyi yaşamın öncelikli göstergesinin sağlık olduğunu ve koruyucu sağlık önlemleri konusunda kamuoyunu bilgilendirmenin çok önemli olduğunu belirtti. Sağlık Okuryazarlık oranınız Türkiye’de oldukça düşük olduğunu vurgulayan Saltat, bu doğrultuda 365 günü sağlıklı geçirmek için başta çocuklar olmak üzere insanların hayatlarını nasıl daha kaliteli yaşayabilecekleri konusunda bilgilendirdikleri bir proje gerçekleştirdiklerini aktardı. Eker Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nevra Eker Güryel ise, sağlık için iyi gıdanın önemine dikkat çekerek, iyi gıdanın ise ancak iyi üretimle mümkün olduğunu vurguladı. Süt ve süt ürünlerinin insan sağlığı için direkt etkisi bulunduğunu belirten Nevra Eker Güryel, “İyi ürün üretebilmek için üretim teknolojisinin çok iyi olması gerekiyor. Gıda sektöründe tüketicilerin en çok merak ettiği konu. nasıl üretildiği ve koruyucu kullanıp kullanılmadığı. Bu zaten yasak. Süt ürünlerinde hiçbir zaman koruyucu kullanılmıyor. Bununla birlikte süt kalitesi ve üretim kalitesi gelişti. Merdiven altı üretim için bir şey diyemem, ama süt ve süt ürünleri sektöründe büyük markaların ürünler güvenle kullanılabilir.” dedi. Oturum konuşmacılarından Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis ise 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyara ulaşacağı ve mevcut kaynakların yetmeyeceği öngörüldüğünü ve bununla birlikte hayvansal gıdalara bağlılığın dünya ekosistemine büyük zarar verdiğini belirtti. Reis, “Uzmanlar bu proteinin bitkisel gıdalardan da alabileceğini söylüyor. Reis olarak önerilen ürünleri gıda zincirine kattık. İklim değişikliği yiyeceklerin besin değerlerini de düşürüyor. Geleceğin besinleri olarak belirlenen ürünlerin Türkiye’de de yetiştirilebiliyor olması önemli bir avantaj.” şeklinde konuştu.
İyi bir yaşam inşa etmek için açık inovasyon
Kordsa CEO’su Ali Çalışkan’ın konuşmacı olarak katıldığı “İyi Yaşamı Açık İnovasyon ile Birlikte Tasarlamak” başlıklı oturumda, Çalışkan iyi yaşamı yeniden tasarlarken yaşamdan ilham aldıklarını ve yaşamı güçlendirdiklerini ifade etti. İstanbul Teknopark’ta Sabancı Üniversitesi ile birlikte kurduğu Kompozit Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi çatısı altında daha sürdürülebilir bir gelecek için sektörü değiştiren, yenilikçi, katma değerli ürünler ve verimliliği artıran, sürdürülebilir, çevreci teknolojiler geliştirdiklerini belirten Çalışkan, “Açık inovasyon ‘iyi bir yaşam’ inşa etmek adına çok önemli. Dünyada artık akıllı firmalar, geliştirdikleri teknolojileri sır gibi saklamıyor, teknolojilerini başkalarının kullanımına da açıyor. Açıyor ki, bu konuda çalışan başka bir firma da alsın, üzerine bir taş da o koysun. Yani ancak iş birlikleri arttıkça ve konunun uzmanları bir araya geldikçe daha iyi bir yaşamın formülüne ulaşabiliriz diye düşünüyoruz. ” dedi.
Cinsiyet eşitliği, insan hakları meselesidir
“Eşitlik için Kurumsal Şirketlere Düşen Sınır Ötesi Roller” başlıklı konuşmasında ekonomik değer yaratmak kadar sosyal yaratmanın da önemli olduğunu vurgulayan Fort Otosan Genel Müdür Yardımcısı Güven Özyurt, bu konuda cinsiyet eşitliğine yönelik çalışmaların sadece iş alanında değil, toplumun her alanında sosyal değer yarattığını ifade etti. Koç Holding bünyesinde 2015 yılında başlayan “Ülkem İçin” projesi kapsamında cinsiyet eşitliğine yönelik olarak öncelikle kendi bünyelerinde bilinçlendirme çalışmaları yürüttüklerini belirten Özyurt, hem insan kaynakları politikalarını bu doğrultuda yenilediklerini hem de şirket içinde erkek egemen söylemleri kaldırdıklarını aktardı. Sadece Ford Otosan bünyesinde değil, bayiler ve tedarikçileri kapsamında da bilinçlendirme çalışmaları yürüttüklerini anlatan Özyurt “Bu cinsiyet eşitliğinin ötesinde bir insan hakları meselesi. Eşitliğin olmadığı yerde yaptığınız her işte bir eksiklik var ya da potansiyelinizi tam olarak kullanmıyorsunuz demektir.” şeklinde konuştu.
Ayrıca konferansın ikinci gününde Doğuş Yayın Grubu Dijital Medya Kıdemli Direktörü Can Birsay ve NTV Dijital Direktörü Levent Ertem Dijitalleşme ile pratik yaşam oturumunu gerçekleştirdiler.
İyi Yaşam Markaları ödül töreni gerçekleştirildi
Sustainable Brands 2019 kapsamında ikinci günde ayrıca, küresel markalar topluluğu Sustainable Brands İstanbul için Nielsen tarafından bu yıl ikincisi gerçekleştirilen ve Türk tüketicisinin yaşam tazına, tüketim alışkanlıklarına odaklanan good life brands/iyi yaşam markaları açıklandı.
Tüketiciler tarafından otomotivden modaya, teknolojiden kişisel bakıma kadar pek çok sektörde “tüketicilerine iyi yaşama ulaşabilmeleri konusunda en çok yardımcı olmaya çalışan firma ve markalara” düzenlenen tören ile ödülleri dağıtıldı.
Ayrıca bu yıl konferansın ikinci gününde, global platformun fikir liderlerinden; Jenny Andersson, Philip L. McKenzie ve Thomas Kolster’ın gerçekleştirdiği kreatif grup ve örnek olay çalışmaları ile 3 farklı workshop da gerçekleştirildi.
İLK GÜN NELER KONUŞULMUŞTU?
BASF’den bilim projelerine destek
BASF İletişim ve Kamu İlişkileri Direktörü Arzu Deniz Aksoy, “Tek Başına Kurulan Hayal Rüyadan İbarettir” başlıklı sunumunu 79 şehirde hayata geçen Anadolu’nun Kimyası projesi kapsamında kimya laboratuvarı kurdukları Cizre Fen Lisesi Kimya Öğretmeni Şerif Balcan, aynı liseden mezun olan üniversite öğrencisi Meryem Bayram ve Young Guru Academy Yönetim Kurulu Üyesi Murat Ugiş eşliğinde gerçekleştirirken, BASF olarak amaçlarının gençlere ve çocuklara dokunarak hayatlarına değer katmak olduğunu belirtti. Gerçekleştirdikleri projelerde gençlerin ve çocukların merak etmeleri, araştırmaları ve sorgulamalarını ön plana aldıklarını vurgulayan Aksoy, Bilimi bir dil olarak kabul etmemiz lazım. Hayatı anlamak için bilimin dilini öğrenmek lazım. Bilimi bu ülkenin dili yapalım.” dedi. Hayatındaki en önemli anlardan birinin BASF tarafından Cizre Fen Lisesi’ne kimya laboratuvarı kurulması olduğunu söyleyen Cizre Fen Lisesi Kimya Öğretmeni Şerif Balcan ise, bu sayede öğrencilerde bir fark yarattıklarını ve gerçekleştirdikleri bilimsel projelerle 37 ülkede ödüller ve dereceler aldıklarını aktardı. BASF ile “Bilim Seferberliği” projesine imza atan Young Guru Academy Yönetim Kurulu Üyesi Murat Ugiş ise “Bilimin temelinde merak var. Biz de kampanyamızla bu merak duygusunu destekliyoruz.” dedi.
İyi Gelecek için Yıkıcı İnovasyon
Sunumunda “İyi Yaşam İçin İnovasyonu Yeniden Tasarlayabilir Miyiz?” sorusunu soran We Aktivate The Future girişiminin Stratejisti ve Danışmanı Jenny Anderson ise, iyi bir yaşam için “Yıkıcı İnovasyon” modelinin en etkileyici inovasyon modeli olduğunu belirtirken, yıkıcı inovasyonu sürdürülebilirlik ile birleştiren markalardan örnekler verdi. Anderson sunumunda ayrıca sürdürülebilirlikten sapmanın inovasyon geliştirirken kaçınılması gereken bir durum olduğunu vurguladı.
“Çocuklarımızın gelecekte 4 dünyaya ihtiyacı olacak”
Sahneye birlikte çıkan P&G Global Bulaşık Deterjanı ve Avrupa Ev Bakım Kat. Sorumlu Başkan Yardımcısı Elvan Önal, Oyuncu Berna Laçin ve TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk ise, Fairy markası ile sürdürülebilirlik temelinde gerçekleştirdikleri çalışmalardan bahsetti. Çocukların gelecekte 4 dünyaya ihtiyacı olacağını ve bugün dünya nüfusunun yüzde 66’sının yılda en az 1 ay su kıtlığı çektiğini vurgulayan Elvan Önal, “Marka ve iş sahipleri olarak gezenimizi kurtarmak ve korumak bizim sorumluluğumuzda ve bunun için hemen harekete geçmeliyiz. P&G olarak biz gücümüzü iyilik yaratmak üzere kullanıyoruz.” dedi. Fairy markasıyla yenilenebilir ambalajlar ve plastiğin okyanuslara ulaşması konusunda çalışmalar yürüttüklerini aktaran Önal, yakında TÜDAV ile birlikte Denizi Şansa Bırakma adlı bir kampanya başlatacaklarını belirtti. Plastiğin deniz yaşamına getirdiği olumsuz etkiler konusunda toplumda bir duyarlılık oluşturulması gerektiğini vurgulayan TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk ise “Tüketicilerin plastik konusunda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Bu nedenle kampanyamızı çok önemsiyoruz.” şeklinde konuştu.
“Markanın neyi temsil ettiği çok daha önemli”
Dünyada, sattıkları her ayakkabı için, ihtiyaç sahibi çocuklara da bir çift ayakkabı bağışlayan TOMS’un EMEA Pazarlama Direktörü Lisa Hogg, “Bire Bir” adını verdikleri marka stratejisi ile kalbinde insanlık olan bir marka yaratmaya çalıştıklarını ifade etti. Hogg, yaptıkları araştırmalarda tüketicilerin markalara yönelik belli bir kanaat ile yaptıkları alışverişlerde, daha pozitif bir etki yaratabilmek için, sürekli kullandıkları markayı değiştirme yönünde eğilimlerinin olduğunu ve pek çok insanın, belli bir amaç doğrultusunda çalışan markaları tercih ettiğini gördüklerini vurguladı. Geçmişte tüketicilerin daha fazla ürün özelliklerine odaklandıklarını belirten Hogg ayrıca, “Markanın neyi temsil ettiği çok daha önemli bir hale geldi. Amaç dediğimizde pek çok yüzeysel amaçlarla da karşılaşıyoruz. Ancak bu sistematik bir dönüşüm yaratmıyor. Tüketicilerimiz aslında her gün saygı görmek istiyorlar. Bununla birlikte sadece çevresel sürdürülebilirlikten değil, sosyal sürdürülebilirlikten de bahsediyoruz. Sosyal sürdürülebilirlik konusunda ülkeden ülkeye değişen önemli sosyal alanları tespit etmek gerekiyor. Bunun için de yerelleştirme önemli.” dedi.
“İş dünyasının sürdürülebilirlik için düşünce yapısını değiştirmesi gerek”
Lenzing, Dünyadaki sera gazı emisyonunun yaklaşık yüzde 7’si tekstil sektöründen geldiğini ve kimyasalların yanı sıra su tüketiminin de hesaba katıldığında ortaya önemli rakamlar çıktığını belirten Lenzing Türkiye Pazarlama Müdürü Miray Demirer Acar ve Lenzing AG Sürdürülebilirlik Entegrasyonu Kıdemli Müdürü Krisha Manda ise, Lenzing’in 1970’ten bu yana gerçekleştirdiği sürdürülebilirlik çalışmaları sayesinde bugün çok düşük su kullanımı ve kimyasal maddelerin yüzde 99 oranında yeniden kullanımını mümkün hale getirdiklerini aktardı. Ana amacımız sürdürülebilirlik. Ancak bu yol çok uzun. Biz sürdürülebilir inovasyonları da ölçeklendirmeyi amaçlıyoruz. Tüketicilerin şeffaflık beklentisinin çok önemli olduğunu ve giydikleri kıyafetlerin hangi koşullarda üretildiğini merak ettiklerini belirten Acar, bu doğrultuda geliştirdikleri teknoloji sayesinde tüketicilerin satın aldıkları giysilerin gerçekten çevre dostu ürünler ile üretilip üretilmediğini öğrenebildiğini belirtti. Krishna Manda ise sürdürülebilirlik konusunda iş dünyasında düşünce yapısının ve ekosistemin yeniden tasarlanmasına ihtiyaç bulunduğunu vurguladı.
Ülker, Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme stratejisine destek oluyor
Ülker’in sürdürülebilirlik faaliyetlerinin yanı sıra iyi yaşama ve ülke ekonomisine katkılarını anlatan Operasyonel Mükemmellik, Kalite ve Sürdürülebilirlik Başkan Yardımcısı Süheyl Aybar ise, ülkenin önde gelen gıda şirketlerinden biri olarak, Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme stratejisine destek olunmasında da önemli rol üstlendiklerini söyledi. Aybar sözlerine şöyle devam etti: “Ülker Bisküvi’nin son 5 yıldaki yatırım miktarı 1,15 milyar TL ye ulaştı. Her yıl çiftçilerimizden yaklaşık 1 milyar TL değerinde ürün alımı yapıyoruz. Mahsulleriyle ürünlerimize büyük katkı sağlayan çiftçilerimiz önemli iş ortaklarımız ve üretimimizin tam kalbinde yer alıyor. Yürüttüğümüz projelerle, tarımsal üretimde verimliliğin artırılmasını, çiftçilerin sosyo-ekonomik koşullarının iyileştirilmesini ve tarımda çevresel etkilerin azaltılmasını destekliyoruz. Gıda Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı tarım araştırma enstitüleriyle kuraklığa dayanıklı Ali Ağa bisküvilik buğdayı ve soğuğa dayanıklı Kahraman yulafı özelinde çalışmalar yapıyoruz. 2015 yılında uluslararası bir vakıfla Giresun ilindeki fındık çeşitliliğinin korunması, fındıklarımızın yarınlara da ulaşması için çiftçilerimizle beraber başlattığımız çalışmalara devam ediyoruz. Sürdürülebilirlik iş yapış şeklimizin temelini oluşturuyor. 2024 yol haritamızı Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma modeliyle örtüşecek şekilde belirledik ve hedeflerimizi ortaya koyduk. Hedeflerimize ulaşmak için emin adımlarla ilerliyoruz.”
“Sevgi, adalet, cesaret ve şükretmek çok önemli”
ABD’li Kültürel Antropolog Philip L. Mckenzie ise iyi bir toplum tasarlamak için “Sosyal Sözleşme”nin en iyi yöntem olduğunu vurgularken, “Sosyal sözleşme, aslında yönetim sorumluluğu içerisinde sürdürülebilir bir yöntem geliştirmekten bahsediyor. Belirli sınırlar koyarken, bireylerin haklarının yanı sıra devletlerin haklarını da gözetmek üzere geliştirilen bir yöntem. Sosyal sözleşme ile aynı zamanda doğadan aldığımız kaynakları başka bir şeye dönüştürmekten bahsediyoruz. Bugün insan eliyle yaratılmış bir küresel afetle karşı karşıyayız. Şu andan itibaren sınırdayız. Ya da yeni bir başlangıcın eşiği olarak görebiliriz. Bizler geleceğin kurbanları değil mimarlarıyız. Hiçbir gelişme ve bilgi bizi kurban haline getirmemeli ve gerçekten yaratmak istediğimiz sosyal sözleşmeyi ve geleceği inşa edelim. Kırıp parçalamak değil, yeni yollar bularak birbirimize sahip çıkmamız gerekiyor.” dedi. Kazan kazan fırsatları yaratabilmek için sevgi, adalet, cesaret ve şükretmenin önemli olduğunu belirten McKenzie, kurumsal yapının kendini güçlendirmesi gereken bir yapı oluşturması gerektiğini vurguladı.
Sustainable Brands-SB Istanbul Global Markalar Topluluğu Hakkında
Markaların geleceği şekillendirmede oynadığı rolü anlamaya ve onlara güç kazandırmaya odaklanmış Sustainable Brands, öğrenip eyleme geçme ilkesiyle hareket eden dünyada 1,5 milyondan fazla marka profesyonelin buluştuğu uluslararası bir platformdur. Detroit, Paris, İstanbul, Madrid, Tokyo, Sao Paulo, Buenos Aires, Bangkok, Philadelphia, Kuala Lumpur, Seoul, Montevideo ve Santiago olmak üzere dünyanın 13 şehrinde markaları bir araya getiren bu topluluğun amacı; sürdürülebilirlik için yeni bir iş anlayışı ve marka değeri oluşturmak ve buna ilham vermektir. Sustainable Brands®, etkinlikler, kurumsal network ağı ve dijital platformlar aracılığıyla katılımcılarına dürüst ve etkili bir diyalog kurabilecekleri işbirliğine dayalı bir ortam sağlar. Platformun odak noktası, küresel markaların rekabet dışı işbirlikleri ve köklü yenilikler ile geniş çapta sistematik değişiklikler yapabilmesi, geleceği yönlendirebilmesidir.
Markaların bir araya gelmesini sağlayan bu platform, markaların iyi yaşam için yeni taahhütler verdiği bugünün dünyasında, daha yenilikçi, daha inovatif, daha dinamik, iyi yaşam markaları olmaları için yeni paradigmalar ve perspektiflere duyduğu ihtiyaçlar için iş dünyası liderlerini daha sürdürülebilir markalar yaratmak için bilinçlendirmeyi amaçlıyor.