Bir bebek için en koruyucu, en sağlıklı besin kaynağı kuşkusuz anne sütüdür. Dolayısıyla ek gıdaya geçişte yakalanması gereken en önemli standart da anne sütüne yaklaşmak olmalıdır. Anne sütünün en büyük mucizesi içindeki prebiyotik oranı… Peki, yoğurt, elma, muz ve çilek gibi bebeğinizin kolaylıkla seveceği meyve pürelerinin malzemelerinde bulunan prebiyotikler, neden bebekler için bu kadar mucizevi?
Bağışıklığı güçlendiriyor
Anne sütünün ‘koruyucu’ gücü tam da prebiyotikten geliyor. Prebiyotikler, bebeklerin bağışıklık sistemi için kilit besin rolü üstleniyor. Özellikle yeteri kadar anne sütü almayan bebekler için ek gıdaya geçişte prebiyotik desteği, vücudun hastalıklara karşı gereken direnci kazanabilmesi için en çok dikkat edilmesi gereken nokta olmalı.
Sindirim sistemine iyi geliyor
Probiyotikler vücut için sağlıklı bakteriler olarak biliniyor; prebiyotikler ise bu sağlıklı bakteriler için besin olarak kullanılıyor. Bu besinler, bebeklerin tek başına sindiremeyeceği lif ağırlıklı besinlerdir ve bağırsaktaki yararlı bakterileri beslerler. İşte bu yüzden prebiyotikler sindirim sisteminin de en büyük dostlarıdır.
Beyin fonksiyonlarını geliştiriyor
Chicago’da yapılan son araştırmalar, prebiyotiklerin bebeklerdeki beyin fonksiyonları gelişimine iyi geldiğini; bebeğin öğrenme yetisi ve hafızasına etkilerini ortaya koyuyor.
Vücudu iyi besliyor
Unutmayalım ki; prebiyotikler probiyotiklerin de en önemli besin kaynağı. Haliyle bebeğiniz için olmazsa olmaz bir etkisi var. Dolayısıyla ek gıdaya geçiş döneminde en besleyici öğünleri yakalayabilmek için mutlaka prebiyotiği listenizden eksik etmeyin.