Alvin Toffler 1980 yılında yazdığı Üçüncü Dalga adlı kitabında insan topluluklarının günümüze değin gelişimini üç evreye bölerek anlatır.
Birinci Dalga; tarım toplumunun avcı toplayıcıları tarih sahnesinden silmesi. İkinci Dalga; kitle üretimi, kitle eğitimi, kalite, standardizasyon, merkezileşme kavramlarının uçuştuğu sanayi yaşamı. Üçüncü Dalga; endüstri sonrası bilgi toplumu.
Virüsler üç dalganın üçünde de insanoğlu ile birlikte olmasını becermişlerdir. Çin’ in Hubey eyaletine bağlı Wuhan kentinden yola çıkıp tüm dünyaya yayılan yeni nesil Corona virüs, günümüzün belalısı.
Son üç ayda dünya turunu hızla tamamlayan yaygınlıkta yayılan virüs, ABD’ yi üst ilan etti. Gelişmişliğe adeta meydan okuyarak; İngiltere, İspanya, İtalya ve Fransa gibi gelişmiş ülkelerde büyük insan kayıplarına neden oldu. Ne zaman, nerede duracağı bizim sabrımız O’ nun keyfine bağlı. Bu nedenle belirsizlik içinde aşı ve ilaç beklentisi tavan yapmış durumda. Varsayalım sonlandı, insan kayıplarımız ve ekonomik yıkımın tam boyutlarını hesaplamaktan henüz yoksunuz.
Yaşanmışlıklara bakarak Covit- 19 salgının da er geç sonlanacağını ümit ederek zor da olsa kendimizi teselli etmeye çalışıyoruz, ya sonrası? Ekonomik kaygıları insan yaşamına tercih etmenin rehavetine kapılmadan salgın sonrası bizi neler bekliyor sorgulamasını bugünden yapmak zorundayız.
ABD’ nin Mart ayında geliri yıllık 40 bin dolar olan yurttaşlarında işsizlik oranı yüzde 39. Nisan ayında 20 milyon 500 bin işsiz ile yüzde 4.4 den yüzde 14.7 ye sıçrayan işsizlik oranı. Bunlar işini kaybedenler, geliri azalanlar bu oranlara dahil değil. İspanya’ da GSYH’ de yüzde 9.2 gerileme ve yüzde 19 luk işsizlik. İtalya’ da Mart ayında sanayi üretiminde yüzde 28.4 lük kayıp. AB GSYH sinin bu yıl yüzde 8-10 civarında azalacağı hesaplanıyor.
BM Raporuna göre bu yıl uluslararası ticaretin yüzde 15 azalacağı, 2020 ve 2021 yılları yaklaşık kaybının 8.5 trilyon dolar olacağı ifade ediliyor.
Görünen o’ ki tablo karamsar, pandemi sonrası ekonomik çöküş! Pandemi sonrası pandemi. Büyük buhrandan (1929) sonra yaşanan asrımızın en büyük ekonomik yıkımı olarak tanımlayan ekonomistler çoğunlukta.
Ekonomilerin performans grafikleri genelde petrol tüketimleriyle elele gider. Bu nedenle petrol piyasasındaki gelişmelere bir göz atmakta yarar var.
S. Arabistan Liderliğindeki OPEC ülkeleri ile Rusya liderliğindeki OPEC petrol üretici ülkeler yılın ilk aylarında gidişi iyi okuyamadıklarından petrol arzını kısıtlamakta anlaşamadılar. Salgının ABD ekonomisini sallamaya başlaması, ABD’ nin de soruna ortak olmasıyla 1 Mayıs’ tan başlayarak petrol arzını günlük 9.7 milyar varil azaltma konusunda anlaşabildiler.
18 Mayıs itibariyle Brent petrol varil fiyatı 30 dolar ile yılbaşından beri yüzde 52, WTI petrolü ise 25.39 dolar varil fiyatı ile yılbaşından beri yüzde 60 düşüş gösterdi.
S. Arabistan petrol gelirleri yüzde 24.4 azalma gösterince ülkedeki KDV vergisini üç kat arttırdı, kamu çalışanlarına verilen geçim ödeneğini askıya aldı. Pandeminin faturasını halkına yükledi. Ne kadar hakça?
İlginçtir, petrol fiyatlarındaki radikal değişiklikler temel gıda fiyatlarını da herzaman etkilemiştir. Covit-19 salgınından sağ çıkanları önemli bir gıda krizi bekliyor kaygısı taşıyorum. Kriz iki yönlü, başlangıçta ulaşılabilir olmaktan uzak, ekonomi çarkları yavaş dönmeye başlayınca fiyatların uçması şeklinde seyir eden gıda maddeleri….
2008 yıllarını hatırlayalım, 2008 Temmuzunda petrol fiyatı varil başına 133 doları bulmuştu. Başlayan finansal kriz ekonomik krize dönünce petrol fiyatları 41 dolara düşmüş, dünya ekonomisi resesyona girmişti.
Buğday, mısır ve pirinç fiyatları da petrol fiyatlarıyla eş zamanlı düşüş göstermiş, düşük fiyat dönemi çok uzun sürmemiştir.
ABD, AB ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerin devasa kurtarma operasyonları (7 trilyon dolar banka kurtarma, 1.65 trilyon dolar Keynesçi iyileştirme programları) dünya ekonomisinin toparlanmasını sağlamıştır. Bağlı olarak petrol fiyatı 2010 Aralığında 90 doları bulmuş, beraberinde buğday, mısır ve pirinç fiyatları da mısırın öncülüğünde artmıştır.
Pek çok insan fiyat artışlarından fazlaca etkilendi. Tunus’ ta 2010 Aralık ayında patlak veren ve takip eden aylarda Mısır, Libya, Yemen, Bahreyn ve Suriye’ de yayılan Yasemin Devrimi sadece yüzeysel bakıldığında özgürlük ve demokrasi hedefleyen olmaktan öte bu ülkelerde yaşayan halkların ümitsiz ekonomik durumlarıdır. Ülke içindeki stokların azalıp pirinç ve buğday gibi ürünlerin ithalatının mümkün olmaması, fiyatların giderek artmasının neden olduğu 2010-2011 yıllarının kış aylarında yayılan açlık insanları sokağa dökmüş, şiddet içerikli eylemleri tetiklemiştir.
Petrol fiyatları ile gıda fiyatlarının birbirine bağlanma dinamiği şaşırtıcı bir güç ve anilikte gerçekleşiyor. Petrol fiyatları gıda fiyatlarına adeta bisikletin pedalının arka tekeriyle ilişkisinde olduğu gibi bağlı. Bisiklet boşa alındığında bağlantı kopuyor, pedalı daha hızlı döndürünce vites devreye giriyor, pedala uygulanan kuvvet tekere aktarılıyor.
Petrol fiyatlarının artışına pazarın tepkisi olarak Biyoyakıtların artışını değerlendirebiliriz. ABD’nin mısır üretiminin yüzde 40’ ı biyoetanol için kullanılıyor, bu üretim için gerekli arazi 140.600 km². Soya fasulyesi, ayçiçek yağı, palm yağı, kolza tohumu gibi gıda maddeleri de biyodizel üretimi için kullanılıyor.
Covit-19 salgını ekonomik hasarında; gıda için sofraya mı, arabanın deposuna mı? Sorusunun bir kez daha gündeme alınması ile gelir kaybına uğramış insanlara ucuz gıda olanaklarını sunmanın yolunu bulmalıyız.
Gezegenimizde yakın geçmişte yaşayan insanlar çalışıp çabalayarak 2004 yılında (milattan 2004 yılına dek) toplam 43 trilyon dolar GSYH zenginlik oluşturabilmişler. 2019 yılı Dünya GSYH’ sı ise 86 trilyon dolardır. Geçmişin tam 15 katı.
Günümüz medeniyetinin yarattığı aç gözlülük, dizginlenemeyen büyüme hırsı, doğanın ve tarım alanlarının yok edilmesi, nefes almakta zorlanan çarpık kentler.
Biraz durup nefeslensek, egolarımız insanlığın önünde gitmiş. Her çağda var olan virüs, yeni nesil kimliği ile yeni nesilden öç alıyor gibi.
‘‘Başınıza gelen her musibet, kendi ellerinizin işleyip kazandığı yüzündendir’’ (El- şura suresi 30. Ayet.)
Necdet Buzbaş
TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı