Gelenekten Geleceğe
Biz’den Bir Hikaye
TÜGİS BAŞKANI SAYIN NECDET BUZBAŞ’IN “Gelenekten Geleceğe Biz’den Bir Hikaye” olarak kaleme aldığı yazısı geçmisten günümüze değerlerle ışık tutuyor…
Bizim kuşağın çocukluk yıllarının kısıtlı harçlıklarını esirgemeden harcadıkları iki atıştırmalık bisküvi ve kabak çekirdeğiydi. Bisküvi arası lokum, arasıra denenen bir fanteziydi. Çikolata ise adı duyulan kendine ulaşılamaz saygınlığı ile varlıklı ailelerin dini bayramlardaki ikram menüsünde yer alma sırasını beklerdi.
O yılların bu ulaşılmazı çikolatanın kariyerimin öznesi olacağını nerden bilebilirdim. Öyleki fakülte yıllarında okuduğumuz ‘‘Gıda Kimyası’’ kitabında bile iki-üç cümle ile geçiştirilmesi bilimin de bilinmezleri arasında yer aldığının göstergesiydi.
1975 yılı Nisan ayında iş görüşmesi yapmak üzere İstanbul’ a gelip iş sahibinin ‘‘son teknolojilerle çikolata üretimi yapacağız, bununla ilgili siparişleri verdik’’ diyerek yatırımı açıkladığında çikolatanın teknolojik bir başarı olduğu gerçeğimi kavradım. Görüşmenin ilerleyen dakikalarında, tüketicisi varlıklı ailelerin bazıları olan bu pahalı ürünü ne kadar satıp bu yatırımı karşılayabilir siniz şeklindeki merak soruma, Kurucu’ dan bu yazının sonunda yer alacak öyle bir cevap aldım ki işi kabul edip el sıkmadan başka çarem kalmadı. İyiki de öyle oldu.
Kurucular fanidir, ölümlüdür. Ancak kurdukları şirketlerin uzun ömürlü olmaları önemli ölçüde yaşarken oluşturdukları kurum kültürünün varlığı ile yakından ilgilidir.
Kurum kültürü; kuruluşun amacından, misyonundan ortamından ve başarı için gerekli olan ihtiyaçlarından ortaya çıkar. Kurum içinde paylaşılan değerler, inançlar ve alışkanlıklar sistemidir. Basitçe, bir grubun elde ettiği neticeleri olumlu tecrübelerin, yeni gelenlere bir sorun çözme yapı taşı olarak iletildiği hipotezlerdir desek yanlış olmaz.
Etkisi büyük ve içeriği oldukça karışık bu yapının, neyi temsil ettiğini, kurumsal yapısını, kullandığı sistemleri, çalıştırdığı insanları, iş ve çalışanlar arasındaki uyumu, ortaya çıkan sonuçları, sorunlar ve olanaklar olarak neyi tanımladığını ve onları nasıl ele adlığını değişkenliğini de dikkate alarak yönetmektir.
Kurum kültürü, kurum içi ve kurum dışı şartlardan etkilenen değişime açık bir olgudur. Bu nedenle dikkatlice izlenmeli, değerlendirilmeli. Güçlü bir kurum kültürünün olumlu ve olumsuz etkilerinin olabileceği gözden kaçırılmamalı.
Olumlu etkilerini şöyle sıralayabiliriz;
– Çalışanlar nerede ne şekilde davranması gerektiğini bilebilmekte,
– Bilgiler çok daha güvenli bir biçimde yorumlanmakta ve yanlış anlaşılmalar ortadan kalkmakta,
– Yüksek motivasyon, sadakat, çalışanların kendine güveninin gelişimi sağlanmakta.
Olumsuz etkilerini ise söyle özetleyebiliriz;
– Derine yerleşmiş olan değerler sistemi ve bunlardan gelen oryantasyon gücü, hükmedici bir güç haline dönüşebilmekte,
– Değişimin her türlüsü red edilebilmekte,
– Kurum için gözle görülmeyen engeller olarak rol üstenilebilmekte,
– Bireyler kendi düşüncelerini ifade etmede, eleştiri yapmada çekingen davranabilmekte.
Bu bilgiler ışığında iyi yönetilen güçlü kurum kültürleri ile birçok ulaşılması güç hedeflere ulaşılabilmekte, zor başarılabilmektedir. Ancak kurum kültürlerinin statik bir hale gelmesine asla müsaade edilmemeli ve kendi akışına bırakılmamalı, sürekli göz altında tutularak yeniden değerlendirmesi yapılmalı. Bu şekilde kurum kültürü bir handikap olmaktan çıkar, başarı için itici bir güç olabilir.
Drucker’ e göre, Japon kurumları batının teknolojilerini Japon kültürü ile bilinçli bir şekilde kaynaştırmayı başarmış örnek kuruluşlarıdır. Kendi kültürlerini tamamen dışlayarak, sırf batı teknolojilerini ikame ederek başarı sağlamış bir kurum yoktur.
Ülkemizde kurumsal kültüre önem veren, dahili ve harici faktörlerden etkilenen bu oluşumu kendi akışına bırakarak değil, bilinçli bir güdüleme ile koruyarak geliştirmeye çalışan yazık ki çok az kurum var. Öyleki ikinci kuşak yöneticilerinin kurumsal kültürden bi haber oldukları, kurucuların değerleri hatırlatıldığında istihza ile gülümseyerek hafife aldıkları şirketlere bile rastlıyoruz.
Konumuz; Drucker’ ın tanımladığı Japon kurumu yerine bir Türk şirketi. Yani batının güncel teknolojisi ile yenilikçiliğini harmanlamış, milli kültürümüzle yoğuran sıradışı bir milli kurumumuz…
1944 yılında kurulmuş, 1989 yılında Holding haline gelmiş. 2019 yılı cirosu 10 milyar doları bulmuş bir gıda şirketi, Dünya sektör liginde ilk üç içinde.
Kurumun itici gücü iyi yönetilen kurum kültürü ile ikinci ve üçüncü kuşağın bunun farkında olarak verdiği önem. İngiltere’ den Hindistan’ a, Nijerya’ dan Fransa’ ya Türkiye’ den Suudi Arabistan’ a, Belçika’ dan ABD’ ye her renkten dünya vatandaşının tek kurumsal kültür potasında yer alarak yönetim gerçekleştirmek, sayıları 4 milyarı bulan tüketiciyi mutlu etmek…
Kurumun kültürü, kurucusunun hedef ve değerlerini geliştirerek temel aldığı için güncelliğini koruyor ve O’ nun hedeflerini yakalayan başarıya imza atıyor. İşte, yazımın başında bahsettiğim Kurucu’ nun bana verdiği yanıt bu başarıların kaynağı oluyor. ‘‘Bizim için hedef Dünya Markaları arasına girmektedir. Bunu talep edilen ürünün en iyisini yaparak, talep uyandıracak ürünleri ise keşfedip öncülük ederek, koşulsuz müşteri memnuniyeti sağlayarak yapmak’’ gelecek kuşaklara yön gösteren pusula gibi veciz sözler…
Dünya markası olmak üzere yola çıkan kurum, ABD ve İngiltere’ de sektöründe önde gelen ve çizgi üstü markaları olan üç şirketi satın alarak, 6.5 milyar dolar borçlanmıştı.
2018 yılında ülkemizde kur savrulmalarının muhtemel finansal sonuçlarını iyi okuyan yönetim, kreditör bankaları masaya çekerek borçlarını yeniden yapılandırdı, ödeme planını disipline ederek konsorsiyum ile el sıkıştı.
2018 zor yılının ardından ülkece toparlanma ümidi ile çaba gösterdiğimiz 2019 yılı. Tam ekonomi toparlandı derken, 2020 yılı bir geldi, pir geldi. Küresel salgının sebep olduğu olağanüstü koşullara rağmen güçlü bir performans göstererek finansal sonuçlar elde eden kurum, elde ettiği yurt dışı gelirlerle Türkiye’ deki konsorsiyuma (Bankalara) 600 milyon dolar nakden ödeme yaptı.
Ülkemin dövize en çok ihtiyaç duyduğu salgın günlerini yaşıyoruz. Sağlık ve ekonomik varlık sınırlarının zorlandığı gel gitlerin sıkça yaşandığı günler. 600 milyon dolar, İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu (2019) listesinde yer alan 8 gıda şirketinin bir yıllık cirolarının toplamına eşit bir büyüklük.
2018 yılındaki borç yapılandırılmasından bu yana 2 milyar 561 milyon dolar ödeme yapılarak yükümlülükler eksiksiz ve ödeme takviminden önce yerine getirilmiş. Güçlü kurum kültürünün itici gücü ve alın teri.
Değerli okuyucular,
Kurum, kurucu kelimeleriyle kafanızı karıştırmış olabilirim, bunu titizlikle buraya kadar korumaya çalıştım.
İşte; kurum Yıldız Holding, kurucusu rahmetli Sabri Ülker’ in değerleri üzerinde yükselen kurumsal kültürü ile başarıya koşuyor. Ancak bilinmeli ki başarıdan çok değerli olmaya önem veren bir emaneti yaşatarak…
Necdet BUZBAŞ
TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı