Giriş
COVID-19 salgınının dünya çapında çok sayıda kişinin hastalanmasına ve ölümüne yol açtığını ne yazık ki biliyoruz. Bu salgın, toplumların sağlık sistemlerini, ekonomik politikalarını (hatta genel politikayı) ve aynı zamanda üretim sistemlerini de etkilemiştir. Literatür, pandemi ile birlikte tüketicinin gıdayı satın alma ve tüketme şeklindeki değişikliğe bağlı olarak gıda sektörünün etkilendiğini ve inovasyon eğiliminin hızlandığını vurguluyor. Türkiye’de üretim sektörü içinde önemli bir yeri olan gıda sektörünün salgından payını aldığı söylenebilir. Bu nedenle, pandemi ve sonrası tüketicinin ve gıda sanayiinin davranış değişikliğini anlamak ve inovasyon eğilimindeki değişimi sorgulamak çok önemli görünüyor.
Pandemi ve Gıdada İnovasyon
Pandemi, kısa vadede, işgücü sorunlarına (hastalık nedeniyle çalışan eksikliği, vb.), bazı küçük ve orta ölçekli gıda işletmelerinin kapanmasına, bazı büyük ölçekli gıda işletmelerinin el değiştirmesine ve bazı durumlarda aktif işletmeler için nakit akışı stresine neden olarak sektörü etkilemiştir. Salgına rağmen, daha etkili gıda güvenliği koşullarını hızla oluşturan Türk gıda sektörü, dünyada olanın aksine, rafta gıda azlığı yaşanmasına izin vermemiştir. Buna karşın artan gıda fiyatları yüzünden tüketicinin gıdaya ulaşımında sorunlar olduğu söylenebilir.
Dünyada yürütülen aşılama sürecinin oldukça umut verici olmasına karşın genel olarak bazı belirsizlikler nedeni ile 2021 sonuna dek salgının tamamen atlatılması ve bundan sonra toparlanma süreci hakkında önemli öngörülerde bulunmak zordur. Aşı karşıtlarının varlığı, olası salgın tekrarı ve yeni bir karantina dalgası gibi olası belirsizlikler nedeniyle beklenenden daha uzun süreceği düşünülen pandemi koşullarına rağmen gıda sektörü, COVID-19 sorununu aşmak için tüketici eğilimini ve yeni teknolojilere, hizmetlere ve ürünlere yönelik tüketici davranışını tahmin etmek üzere hızla çalışıyor. Literatür, uzun vadede, gıda güvencesi, gıda güvenliği, sürdürülebilirlik ve yeni gıdalar gibi başlıklarının pandemi nedeniyle gıda sektörünü etkileyecek konular olarak tanımlıyor (Şekil 1). Gıda sektörü özellikle iyileşme dönemi olarak adlandırılan dönemde görülecek değişimin uzun vadede ele alınması gereken bu önemli başlıkları etkileyeceğinin farkında.
İçinde bulunduğumuz sürede yaşanan zorluklar, gıda sektöründe potansiyeli yükselen Endüstri 4.0 uygulamaları (yapay zekâ, nesnelerin interneti, blok zinciri teknolojisi vb.) ve gıdayı değerlendirme ve tüketme şeklimizi değiştiren inovatif yaklaşımlar (biyoteknoloji gibi yeni teknolojiler ile üretilen yeni gıdalar ve gıda bileşenleri ya da yeni protein kaynağı arayışı gibi) bulunmaktadır. İnsan sağlığını ve iyileşmesini desteklemek için beslenme ve bağışıklık güçlendirici ürünlerin geliştirilmesinin popüler hale geleceği de tahmin edilmektedir. Ayrıca, dijitalleşme, yapay zekâ, akıllı tarım ve otomasyon gibi sürdürülebilir gıda üretim sistemlerine eğilim artmaktadır.
Gıda 2030
Gıda 2030, Avrupa Birliği’nin gıda sistemlerini dönüştürmek ve herkesin sağlıklı bir yaşam sürdürmesine yetecek, uygun fiyatlı, besleyici gıdaya sahip olmasını sağlamaya yönelik araştırma ve inovasyon politikasıdır. Hedef, geleceğe uygun esnek bir gıda sistemine ulaşmaktır. Gıda sistemlerinin, insan sağlığı, iklim, dünya ve toplumlar için ortak faydalar sağlaması gerektiğine vurgu yapılmaktadır. Açıklanan bu politika belgesi, Avrupa Yeşil Anlaşması, Tarladan Çatala Stratejisi ve Biyoekonomi Stratejisi’nin hedefleri ile uyumludur ve bunları destekler niteliktedir. Sürdürülebilirlik ve sağlıklı beslenme için gıda, sağlıklı bir gezegeni destekleyen gıda sistemleri, döngüsellik ve kaynak verimliliği ile inovasyon bu politikanın ana hedefleri olarak açıklanıyor (Şekil 2).
Avrupa Komisyonu’nun Gıda 2030 girişiminin uygulama aşamasını çerçeveleyen bu rapor geçtiğimiz yıl yayınlandı ve gelecekteki araştırma ve inovasyon politikası uygulamalarına rehberlik etme amacını taşıdığı açıklandı. Rapor (KI-02-20-263-EN-N), araştırma ve inovasyonun somut olarak on farklı aksiyon yolu açıklıyor (Şekil 3).
Ayrıca, araştırma ve inovasyona sistematik ve disiplinler arası bir yaklaşımın başarı ve gelişmiş etki için çok önemli olduğunun altı çiziliyor. Aynı raporda, gıda sektöründe COVID-19 etkilerinin aşılması için araştırma ve inovasyonun esas olduğu da vurgulanmakta ve COVID-19 salgını sonrasında gıdada inovasyon konusunun sürdürülebilir küresel kalkınma açısından SGD 2, 3, 6, 12, 13, 14 ve 15 ile bağlantısını açıklamaktadır (Şekil 4).
Sonuç
Gıda, yaşamın kendisidir. Ancak gıda inovasyonu konusunda çaba harcayanlar için bu tanımda gıdadan daha fazlası vardır: tutku, fırsatlar ve çalışmak. Gıda, inovasyon konusunda çalışanlar için kendilerini ve değerlerini ifade edebilecekleri, yaratıcılıklarını kullanabilecekleri bir çalışma ortamıdır; zaman, para, enerji ve düşünceler/duygular önemlidir. Gıda inovasyonu ile uğraşanlar için ortak bir dil ve belki de bir yaşam tarzından söz etmek mümkün görünüyor.
Özellikle COVID-19 pandemisi sırasında ve sonrasında hayati bir rol oynayan “paketlenmiş gıdaların yaratıcıları” bu durumu sonuna kadar hissetmiş olabilirler. Çünkü bu dönemde ve sonrasında kalite ve lezzet tutarlılığı, bulunabilirliği, uzun raf ömrü, hijyenik profilleri sayesinde paketlenmiş gıdalar, tüm çalışanlar, evde zaman geçirmek zorunda olan ebeveynler ve daha pek çok örnek verilebilecek diğerleri için “güvenilir tercih” olduğunu kanıtladı. İnovasyon uzmanları, önümüzdeki dönemde özellikle yeni paketleme teknolojilerinin ya da paketlenmiş gıdaların piyasada daha çok artacağını öngörüyor. Ayrıca, ne olursa olsun gelecek için COVID-19’a rağmen bir fikrin ortaya çıkışı, bu fikirle ilgili kavram oluşturma ve ardından ölçeklenebilir tasarım ile uzun vadeli, sürdürülebilir plan ile gerçeğe dönüştürme aşamalarının inovatif yaklaşım için gıdada halen önemli olduğu vurgulanıyor.
İnovasyon sadece bir fikir sahibi olmakla ilgili değil, bu fikir üzerine kuracağınız konsept ve çalışmak ile ilgilidir. Bunun için tıpkı dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızla “COVID-19 Sırasında ve Sonrasında Ulusal Gıda İnovasyon Politikası” oluşturulmalıdır.
Kuşkusuz, koskoca Marmara Denizi’nin müsilaj ile kaplanmasına izin veren bir ülkede gıda sektörü ve gıda ile ilgili tüm taraflar nasıl bir araya gelir, konuşur, tartışır ve politika üretir bilinmez. Ancak “Gıda 2030” bize yapılabileceğini gösteriyor!