Temmuz 2023 ayların en sıcak ayı ilan edilirken, yaşanan Gıda güvenliği olayları açısından da oldukça hareketli geçti.
İlkin, Dünya Sağlık Örgütü nereden aklına geldiyse Aspartam ile ilgili olarak “muhtemelen kanserojen” savıyla zamansız bir çıkış yaptı ve kesin kararını 14 Temmuzda açıklayacağını duyurarak kamuoyunu beklentiye soktu.
14 Temmuzda yapılan açıklama ise kafaları iyiden iyiye karıştırdı, ortada aspartam ile ilgili üç karar vardı;
1) Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı’nın (IARC), daha önceden yaptığı aspartam için “muhtemelen kanserojen” açıklaması,
2) Dünya Sağlık Örgütü bünyesindeki Gıda Katkı Maddeleri Ortak Uzman Komitesi’nin (JECFA) günlük kullanım dozu olarak vücut ağırlığı kilogramı başına 40 miligram tavsiyesi,
3) Dünya Sağlık Örgütü’nün bir red veya olumlama getirmeden daha fazla kanıt aranması tavsiyesiyle aspartamın kullanılabileceği kararı,
Dünya Sağlık Örgütü’nün aspartam ile ilgili bu kararı, zamansız çıkışıyla ortaya koyduğu söylemini nerede ise yalanlayıcı yönde bir çelişki içindeydi, Dünya Sağlık Örgütü’nün Covid-19 Pandemi sürecinde yaşadığımız tutarsızlıkları nedeniyle bu davranışına da pek şaşırmadık.
Temmuzun ikinci sıcak olayı ülkemizden. Türkiye’den Tayvan’a ilk kez ihraç edilen toplam 127,62 ton yumurtanın mevzuat hükümlerine aykırı olarak kanserojen maddeler içermesi, satışı yirmi yılı aşkın bir süredir yasak olan bir antibiyotiğin kalıntıları. Türk yumurta sektörünün modern tesislerde üretim yaptığını biliyoruz, ihracatta dünyada ilk üç ülke arasındayız. Hal böyle iken “ bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” diyesi geliyor insanın.
Tüketici açısından en önemli belirsizlik, bu yumurtaların akıbeti?
Gıda Güvenliğinin sağlanmasında en hayati adım; doğru bilgiye ulaşmak, inceleme ve araştırma sonuçlarını yetkili makamlarca şeffaf şekilde, uygun bir söylemle tüketiciyle paylaşmak. Böylelikle ancak karşılıklı güven sağlanabilir, şüphe ve kurgulara yer bırakılmaz.
Gerek Dünya Sağlık Örgütü’nün kendi içinde tutarsız söylemleri gerekse yirmi yıldır yasaklı olan antibiyotik kalıntılarının ihraç edilen yumurtalarda tespiti şeffaflık ilkesi içinde yetkililerce açıklanmaya muhtaçtır.
Gıda ve Yem için hızlı uyarı sistemi (RASFF), 1979 yılında yaşanan bir olay sonucunda, Gıda otoritelerinin etkin biçimde bilgi paylaşımını sağlamak amacı ile AB üye ülkeleri tarafından oluşturulmuştur. İlk yıllarda kapsamda sadece Gıdalar yer alırken BSE (deli dana) ve Dioksin krizlerinden sonra halen yürürlükte olan Gıda Yasasıyla yemler de sisteme dahil edilmiştir.
Bir AB ülkesi sağlık riski tespit ettiği ürünle ilgili olarak; ürünleri alıkoyma, geri çağırma, iade etme veya reddetme gibi belirtilen önlemlerden birini almakta ve diğer üye ülkeleri ürün, orijin ülke ve alınan önlemler hakkında bilgilendirmektedir.
Bu hızlı bilgi alışverişi, tüm RASFF üyelerinin, kendilerinin etkilenip etkilenmediğini ve acil eylemler gerekip gerekmediğini gerçek zamanlı olarak kontrol etmelerini sağlamaktadır. Etkilenen ülkelerin yetkilileri, halka doğrudan bilgi vermek yanında ürünleri piyasadan çekmek ve sahada kontroller yapmak da dahil olmak üzere acil önlemleri alabilmekteler. Yapılan bildirimler ve alınan önlemler periyodik olarak RASFF bilgi portalinde, herkesin ulaşabileceği biçimde şeffafça paylaşılmaktadır.
Türkiye AB üyesi olmadığı için, RASFF sisteminden bildirim almakta ama bildirimde bulunamamaktadır.
Doğaldır, RASFF sisteminden aldığımız bildirimler merak edilir, merakın ötesinde Gıda Güvenliği sistemimizin güvenilirliğinin test edildiği belirteç gibidir.
Son iki yılın bildirimlerine bir göz atarsak; sisteme tüm ülkelerce yapılan bildirim sayısı toplam 2021 yılında 4664, 2022 yılında ise 4339 adet. Uygunsuz ürünler nedeniyle hakkında en fazla bildirim yapılan on ülke içinde Türkiye, 2021 yılında 517 ve 2022 yılında 566 şikayetle başı çekiyor.
Türkiye ile ilgili yapılan bildirimlerin en yüksek düzeye sahip olan kategorileri sırasıyla Pestisit kalıntısı ve mikotoksinlerdir. Pestisit kalıntıları 2021 yılında 389 adet, 2022’de 319. Mikotoksinler ise 2021 yılında 99, 2022 yılında 105 adet. Ağırlıkla bu iki kategori başat sorunlarımız!
Gıda Güvenliğini sağlamak yasalar nezdinde Gıda işletmecilerinin sorumluluğundadır. Ancak önemli olan yıllardır yaşanan benzer sorunların çözümü için etkin önlemlerin alınıp alınmadığıdır. Kamu yetkililerince yasal düzenlemeler yoluyla getirilen kuralların etkin bir biçimde denetimi, gereken her aşamada yaptırım uygulanması ve RASFF sistemindekine benzer oluşturulacak bir portalde tüm kesimlerle, şeffaf şekilde paylaşılarak güven ortamı oluşturulması hayati öneme haiz bir konu olarak gündemin ilk sırasında beklemektedir.
Sonuçta, yurtdışı ülkelerden yapılan iadelerin akıbeti sahip firmalarca portalde açıklanacak, böylelikle tüketici algısındaki acabalar ortadan kalkmış olacaktır.
Necdet BUZBAŞ
TOBB Gıda Meclisi Başkanı