Prof. Dr. Remziye YILMAZ
Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü
Dünyadaki Gıda Güvencesi ve Beslenmenin Durumu (SOFI) raporunun 2023 baskısı, sağlıklı bir diyetin maliyeti ve karşılanabilirliğine ilişkin en son tahminler de dahil olmak üzere, bazı güncellemeler sundu.
Rapor (https://www.fao.org/3/CC3017EN/online/CC3017EN.html ) ayrıca, dünyanın birçok yerinde mevcut olan sınırlı kamu kaynaklarını göz önünde bulundurarak, hükümetlerin tarıma verdikleri mevcut desteği sağlıklı beslenmenin maliyetini azaltmak için nasıl yeniden kullanabileceklerine de bakıyor.
Bu rapor, açlığı (SDG Hedef 2.1) ve her türlü yetersiz beslenmeyi (SDG Hedef 2.2) sona erdirme hedeflerine yönelik küresel ilerlemeyi açıklıyor ve sağlıklı beslenmeye gücü yetmeyen insan sayısına ilişkin tahminler sunuyor. 2017 baskısından bu yana bu rapor, çatışmanın yoğunlaşması ve etkileşiminin, aşırı iklim değişikliğinin ve ekonomik yavaşlama ve gerilemelerin, ekonomik olarak karşılanabilir olmayan besleyici gıdalar ve artan eşitsizlikle birleştiğinde, bizi SDG 2 hedeflerini tutturma yolundan saptırdığını vurgulanıyor. Bununla birlikte, SDG 2 hedeflerine ulaşma konusundaki zorlukları ve fırsatları tam olarak anlamak için diğer önemli mega trendler de analize dahil edilmelidir. Bu tür trendlerden biri ve bu yılki raporun odak noktası ülkemiz içinde temel başlıklardan biri olarak alınabilecek “kentleşme”. Yeni kanıtlar, bazı ülkelerde gıda satın alma oranlarının artık yalnızca kentsel haneler arasında değil, aynı zamanda kırsaldaki haneler arasında da yüksek olduğunu gösteriyor. Yüksek oranda işlenmiş gıdaların tüketimi, bazı ülkelerin kentsel ve kırsal bölgelerinde de artmaktadır. Bu değişiklikler, insanların gıda güvencesi ve beslenmesini, kırsal-kentsel süreklilik boyunca nerede yaşadıklarına bağlı olarak değişen şekillerde etkiliyor. Bu güncel ve ilgili tema, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından onaylanan Yeni Kentsel Gündem ile uyumlu olarak görülüyor ve rapor, kentleşme altında tarımsal gıda sistemlerinin dönüşümündeki zorlukların üstesinden gelmek ve herkes için uygun fiyatlı sağlıklı beslenme sunmanın yolunu arıyor.
Türkiye’de üretim miktarlarının, 2023 yılının ilk tahmininde bir önceki yıla göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde (yem bitkileri hariç) %4,8, sebzelerde %1,9, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde %0,3 oranında değişeceği tahmin edildi (https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Bitkisel-Uretim-1.Tahmini-2023-49534 ). Buna göre 2023 yılı üretim miktarlarının yaklaşık olarak tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde 73,6 milyon ton, sebzelerde 32,2 milyon ton, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde 26,9 milyon ton olarak gerçekleşeceği tahmin edildi.
Tahıl ürünleri üretim miktarlarının 2023 yılında bir önceki yıla göre %2,1 oranında artarak yaklaşık 39,5 milyon ton olacağı tahmin edildi. Bir önceki yıla göre, buğday üretiminin %3,8 oranında artarak 20,5 milyon ton, arpa üretiminin %1,2 oranında artarak 8,6 milyon ton, çavdar üretiminin %4,4 oranında artarak 285 bin ton, yulaf üretiminin %2,7 oranında artarak 375 bin ton olacağı öngörüldü. Kuru baklagiller grubunda nohut, kuru fasulye ve kırmızı mercimek üretiminin sırasıyla 580 bin ton, 270 bin ton ve 400 bin ton olacağı tahmin edildi. Yumru bitkilerden patatesin ise bir önceki yıla göre %5,8 oranında artarak 5,5 milyon ton üretileceği tahmin edildi. Yağlı tohumlardan soya üretiminin %3,2 oranında azalarak 150 bin ton, ayçiçeği üretiminin ise yaklaşık 2,6 milyon ton olacağı öngörüldü. Şeker pancarı üretiminin %13,2 oranında artarak 21,5 milyon ton olarak gerçekleşeceği tahmin edildi.
Sebze ürünleri üretim miktarının 2023 yılında bir önceki yıla göre %1,9 artarak yaklaşık 32,2 milyon ton olacağı tahmin edildi. Sebzeler grubu ürünlerinden hıyarda %13,8, domateste %3,8, kuru soğanda %1,1 oranında üretim artışı olurken, karpuzda %7,3, kavunda %9,3, sakız kabakta %2,6 oranında üretim azalışı olacağı tahmin edildi.
Meyveler, içecek ve baharat bitkileri üretim miktarının 2023 yılında bir önceki yıla göre %0,3 oranında artarak yaklaşık 26,9 milyon ton olacağı tahmin edildi. Meyveler grubunda, bir önceki yıla göre elmada %1,3, zeytinde %25 üretim azalışı beklenirken, şeftali ve nektarin toplamında %7,8, kirazda %18,6, çilekte %1,6 oranında üretim artışı olacağı öngörüldü. Turunçgil meyvelerinden mandalinada %12,6, portakalda %17,2, limonda %13,4 oranında üretim artışı öngörüldü. Sert kabuklu meyvelerden fındıkta %4,6 oranında üretim azalışı, Antep fıstığında %0,3 oranında üretim artışı olacağı tahmin edildi. Muz üretiminde %7,2 oranında azalış olacağı öngörüldü.
Gördüğünüz gibi 2023 yılı Ekim ayı verilerine göre henüz bitkisel üretim miktarlarında belirgin bir azalma olmamakla birlikte, artış oranlarının düşük seviyede olduğu söylenebilir. TUİK verilerine göre tahıl ürünleri toplamı için 2021-2022 piyasa döneminde yurt içi üretimin yurt içi talebi karşılama derecesi (yeterlilik derecesi) %80,3 olarak gerçekleşti. Toplam tahıl üretiminde en büyük paya sahip olan buğdayın yeterlilik derecesi %87,3, yem sanayinin en önemli girdilerini oluşturan arpanın yeterlilik derecesi %66,8, mısırın yeterlilik derecesi %76,6, soyanın yeterlilik derecesi ise %6 olarak gerçekleşti. Halen yeterlilik derecesi olarak iyi durumda görünüyoruz. Ancak raporda sunulan isttistiksel veriler ile elimizdekiler farklı olduğu için çok sağlıklı karşılaştırmalar yapılamayabilir. Bu durumda uluslararası kuruluşların bakış açısı ile ulusal verilere yeniden bakmamız ve değerlendirmemiz gerekebilir.
SOFI, uygun fiyatlı sağlıklı beslenmeye erişimin artırılması ve herkes için gıda güvencesi ve beslenmenin sağlanması için kırsal ve kentsel bölgeler ile çeşitli büyüklükteki şehirlerarasında artan bağlantıdan yararlanan bir politika yaklaşımı ve mevzuatı gerektiğini vurguluyor. Tarımsal gıda sistemleri segmentleri arasındaki daha yakın bağlantıların daha fazla ekonomik kalkınma ve uygun fiyatlı sağlıklı beslenmeye erişim açısından kazan-kazan yaklaşımı ile fırsatlar yaratacağını anlatıyor. Bu tür yatırımların özellikle küçük ve orta ölçekli şehir ve kasabalarda, küçük ve orta ölçekli işletmelerin tarımsal gıda sistemlerindeki temel rolünün daha fazla desteklenmesini öneriyor.
Daha sağlıklı gıda ortamları için teknolojiler ve yenilikler geliştirmek ve besleyici gıdaların mevcudiyetini ve karşılanabilirliğini artırmak için araştırma ve geliştirmeye yönelik kamu yatırımlarının artırılması gerektiğini vurguluyor. Teknolojinin, şehirlerde ve kasabalarda besleyici gıdalar sağlamak amacıyla kentsel ve şehir çevresindeki tarımın kapasitesini artırmak için özellikle önemli olabileceğini açıklıyor.
Kırsal-kentsel süreklilikte bağlantıdan yararlanmak, tutarlı yatırımı sektörel ve idari sınırların ötesinde koordine etmek için yeterli yönetişim mekanizmaları ve kurumları gerektireceğini açıklıyor. Bu amaçla, yerel yönetimlerin geleneksel yukarıdan aşağıya yaklaşımın ötesinde politikaların tasarlanması ve uygulanmasında kilit bir rol oynaması gerektiğini de vurguluyor. Tarımsal gıda sistemleri yönetişimine yönelik yaklaşımlar, ilgili tarımsal gıda sistemleri paydaşlarının her düzeyde katılımı yoluyla yerel, bölgesel ve ulusal ortamlar arasında politika tutarlılığını sağlamasının ise tüm bu yaklaşım için temel unsur olduğunu açıklıyor.
SOFI ortak akılla hazırlanmış ve dünyanın her memleketi için riskler göz önüne alınarak uzman kurullar ve temel veriler değerlendirilerek önerileri olan bir rapor. Okunduğunda dikkat edilmesi gereken bu raporun Türkiye için de geçerli sorunları ve önerileri tanımladığını görmek.