Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası TÜGİS ve Tarım ve Gıda Etiği Derneği TARGET işbirliğiyle gerçekleşen Gıda Etiği Semineri’nde etik değerler gıda endüstrisi bakımından masaya yatırıldı. Teknoloji-doğa-insan ilişkileri, yeni gıdalar ve yeni gıda teknolojilerinin yasal durumu ve gıda güvenliğini tehdit eden taklit ve tağşiş konuları ele alındı.
Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası TÜGİS ve Tarım ve Gıda Etiği Derneği TARGET işbirliğiyle gerçekleşen Gıda Etiği Semineri, akademiden ve sektörden uzman isimlerin katılımıyla gerçekleşti. Seminerde; artan dünya nüfusunu besleyebilmek için mevcut gıda üretiminin artması gerektiği karşısında, bu ihtiyacı karşılaması beklenen gıda teknolojileri ve etik değerler ele alındı. Seminerde “Gıdaların Üretiminde Yeni Teknolojiler ve Etik”, “Yeni Gıdalar, Alternatif Protein Kaynakları, Tüketici Tercihleri ve Etik” ve “İşbirlikçi Robotlar İnsan Yerine Alternatifte Etik Sınırlar” başlıklı oturumlar yer aldı.
Seminerin açılış konuşmasını gerçekleştiren TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, “Gıda üreticileri çevre, küresel ısınma, sağlık ve hayvan refahı gibi konularda daha bilinçli ve daha duyarlı bir sistem geliştirmek ve tüketiciler için kolay erişilebilir, adil ve sağlıklı ürünler üretmek zorunda. Bu seminerde kolektif sorumluluk duygusuyla ortak çözümler geliştirmek sektör ve akademiden uzman isimlerle bir araya geldik.” dedi. TARGET Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cemal Taluğ ise gıda etiğinin henüz çok yeni ve uygulamalı bir etik alanı olduğunun altını çizerek; “Bu kavram dünyada henüz 20-25 yıldır konuşuluyor. Teknoloji bizim hayatımızın en önemli parçası ancak bilim ve teknoloji yolunda etik pusulamız olmalı. Bilim ve teknoloji her zaman kendisinde iyiyi ve doğruyu taşımayabilir. Eğer teknoloji ve etiği birleştirebilirsek aydınlık ve adil gelecek inşa edebileceğiz.” şeklinde konuştu.
“Değerlerimizi gözeten sistemler inşa etmeliyiz”
TARGET Kurucu Üyesi Prof. Dr. Yasemin Yalım ise teknoloji kelimesinin kökeni olan “tekhne”yi Antik Yunan’daki karşılığıyla ele aldığı seminere ilişkin çerçeve sunumunda “Teknoloji her zaman doğaya karşıdır ve merkezinde insan vardır. Teknolojiye göre “sorun” çözülmesi gereken bir şeydir. Ancak bizler insan olarak “değer”lerimizi de korumalı, gelişen teknolojiye eşlik eden ve değerlerimizi de gözeten sistemler inşaa etmeliyiz” dedi. Çerçeve sunumun ardından gerçekleşen oturumlarda Prof. Dr. Yeşim Ekinci, Prof. Dr. Meral Kılıç Akyılmaz, Doç. Dr. Erdal Yılmaz, Numan Akkuş, Ussal Şahbaz ve Ergün Carus konuşmalarını gerçekleştirdi.
“Yeni gıda”lara ilişkin yasal düzenleme gerekiyor
Artan dünya nüfusunun beslenme ihtiyaçları için mevcut gıda üretiminin artması gerektiğinin altını çizen Yeditepe Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeşim Ekinci “Dünyadaki sera gazı emisyonunun %25’i hayvansal ve tarımsal üretimden kaynaklanıyor ve su kaynaklarının %70’i gıda üretimi için kullanıyor. Sürdürülebilir bir gıda sistemi yaratabilmenin anahtarı olarak tüm dünya teknoloji ve inovasyonu konuşuyor. Bir taraftan tüm nüfusu doyuracak iyi besinler üretmek diğer taraftan etik değerlerimize sahip çıkmak istiyoruz. Bunu sağlamak adına gıda sisteminin tüm paydaşlarının işi bugün her zamankinden daha zor.” dedi.
Dünya nüfusu ve şehirleşme artarken doğal kaynakların azalmasının tüm dünyayı yeni gıda kaynakları aramaya ve “yeni gıda” üretimine ittiğini ifade eden İTÜ Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meral Kılıç Akyılmaz; “İlk yeni gıda olarak Enova yağı 2004 yılında Japonya’da üretildi. Diğer bitkisel yağlarda trigliserit bulurken soya yağı ve kanola yağından üretilmiş olan Enova yağında yüksek oranda digliserit bulunuyor. Bir başka yeni gıda olan karides peptit konsantresi 2018 yılında, un kurdu tozu ise 2021 yılında üretildi. 2023’ten beri ise hücre bazlı üretim tartışılıyor. Üretilecek yeni gıdaların, yüksek besleyicilik değerinin yanında sürdürülebilirlik, üretim kolaylığı ve tüketicinin kolay erişebileceği sağlıklı gıdalar olması gerekiyor” diye konuştu. Avrupa Birliği’nin, yeni gıda statüsü verilecek gıdalara ilişkin yasal sınırlar belirlemek adına öncü çalışmalar gerçekleştirdiğini kaydeden Prof. Akyılmaz, “Tüketicinin ve etik değerlerimizin korunabilmesi için tüm dünya devletlerinin gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirmesi gerekiyor”dedi.
Gıda güvenliği risklerinde tağşiş başı çekiyor
Yıldız Holding Gıda Güvenliği Direktörü Numan Akkuş ise sunumunda gıdada risk faktörüne değindi. Gıda endüstrisinde mevzuata uymama, ağır metal ve plastik gibi bulaşan türleri, hijyen kurallarına uyulmaması, haşere problemleri ve alerjen yönetimi gibi tehlikelere dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Akkuş, “Gıda şirketlerinin yeterli altyapıyı kuramaması, tesis bakımlarının düzenli yapılmaması, uygun personel istihdamının olmaması ve bunlarla birlikte çalışanlar ile tüm paydaşların haklarının teslim edilmemesi de gıda güvenliğini tehlikeye atan temel sorunsallar arasında yer alır” açıklamalarında bulundu.
Gıda endüstrsisinde et ürünleri, yağ ürünleri, bal, baharat ve süt ürünlerinde taklit ve tağşişlerin çok büyük risk oluşturduğunu belirten Akkuş, “Ürünlere temel özelliğini veren öğelerin ve besin değerlerinin mevzuata aykırı olarak çıkarılması anlamına gelen tağşiş çok önemli bir sorun. Ürünlerin şekli, bileşim ve nitelikleri itibarıyla yapısında bulunmayan özelliklere sahipmiş gibi gösterilmesi ise taklittir. Bu iki sorun marka benzetme, sahtesini yapma, başka bir malzeme ile değişim, seyreltme, sahte beyan ve yanlış etiketleme/gizleme şeklinde kendisini gösterebiliyor ve gıda güvenliği ile insan sağlığını tehdit ediyor.” İfadelerini kullandı.