Avrupa Birliği, coğrafi işaret sisteminin güçlendirilmesine yönelik bir teklif yayınladı. Avrupa Parlamentosu, 28 Şubat 2024 tarihinde bu teklifi 520 lehte oyla kabul etti. AB Konseyinin de resmî onayından sonra teklifin yasalaşması bekleniyor.
AB coğrafi işaretinin belirli zayıf noktaları bulunuyor. 20 Aralık 2021 tarihinde yayımlanan bir rapora göre bu zayıflıklar; coğrafi işaret tescilinin uzun ve karmaşık prosedüre sahip olması, düşük tüketici bilinci ve üye ülkelerde eşit olmayan uygulama biçimleri olarak sıralanıyor.
AB coğrafi işaret sistemini güçlendirecek olan yeni kurallar, coğrafi işaretlerin geçerli olduğu şarap, alkollü içecekler ve tarım ürünlerini ayrı ayrı ele alan mevzuatları tek bir yasal düzenleme altında toplayacak. Hem AB hem AB dışındaki başvuru sahipleri için tek bir basitleştirilmiş tescil prosedürü oluşturulacak. Coğrafi işaretleri yasadışı olarak kullanan alana adları (domain names) kapatılacak ve AB Fikri Mülkiyet Ofisi (EUIPO) tarafından bir alan adı uyarı sistemi kurulacak. Komisyon EUIPO’ya coğrafi işaret başvurularının incelenmesi, itiraz prosedürü veya tescillerin iptali gibi bir dizi ek görevin verilmesi için yeni düzenlemeler kabul etme yetkisine sahip olacak. Ayrıca, Üye Devletler, talep edilmesi halinde, coğrafi işareti taşıyan ürünlerin üreticilerinin en az üçte ikisini temsil eden ve üretimin en az üçte ikisine karşılık gelen “tanınmış üretici grupları” belirleyebilecek. Tanınan gruplar, tüm Üye Devletlerdeki sahtecilikle mücadele makamlarına ve gümrüklere erişim sağlayabilecek ve coğrafi işaretlerini koruma, yönetme ve geliştirme yetkisine sahip olacak.
Veriler, AB’nin dünya genelinde 10 binden fazla bulunan coğrafi işaretli ürünün yaklaşık üçte birine sahip olduğunu ve dünya genelinde 200 milyar doların üzerinde katma değer getiren bu pazardan yaklaşık 80 milyar avro gelir elde ettiğini gösteriyor. Bu doğrultuda coğrafi işaretli ürünlerin önemli bir ihracat potansiyeli de bulunuyor. Küresel anlamda coğrafi işaretli ürünler diğer ürünlere göre yaklaşık en çok 5 kat, en az %20 daha yüksek fiyatla alıcı bulabiliyor.
Fikri mülkiyet haklarının korunması ile ilgili bir konu olan coğrafi işaretler, tescil gerçekleştirilen ülkede geçerli oluyor. Farklı ülkelerde bu korumayı elde edebilmek için ya o ülkelerin mevzuatı çerçevesinde tescil başvurusunda bulunmak ya da uluslararası koruma sağlayan sistemler kapsamında başvuru yapmak gerekiyor. Bu bağlamda coğrafi işaretlerin AB boyutunda, Üye devletlerin tamamında geçerli olan AB coğrafi işaretini alabilmek için Avrupa Komisyonuna başvuru yapılması gerekiyor. Türkiye tarafından başvurular 2019 yılından beri TÜRKPATENT aracılığıyla Komisyona gönderiliyor ve TÜRKPATENT başvuru sahiplerine teknik destek sağlıyor. Önemli nokta, AB nezdinde başvuru yapılmadan önce ürünün Türkiye’de coğrafi işaret tescilini alması gerekiyor.
Mevut durumda Türkiye’nin AB tarafından tescil edilmiş 21 adet coğrafi işaretli ürünü bulunuyor. Bu ürünler Araban Sarımsağı (2024), Aydın Memecik Zeytinyağı (2024), Safranbolu Safranı (2024), Antakya Künefesi (2023), Suruç Narı (2023), Çağlayancerit Cevizi (2023), Gemlik Zeytini (2023), Edremit Zeytinyağı (2023), Milas Yağlı Zeytini (2023), Ayaş Domatesi (2023), Edremit Körfezi Yeşil Çizik Zeytini (2023), Maraş Tarhanası (2023), Ezine Peyniri (2023), Giresun Tombul Fındığı (2022), Bayramiç Beyazı (2021), Taşköprü Sarımsağı (2021), Aydın Kestanesi (2020), Milas Zeytinyağı (2020), Malatya Kayısısı (2017), Aydın İnciri (2016) ve Gaziantep Baklavası (2013).
Türkiye’nin AB coğrafi işaretine olan ilgisinin özellikle 2020 yılı sonrası ivme kazandığı ve bu ilginin 2023 yılında 27 ürün başvurusuyla zirveye ulaştığı görülüyor. AB’nin coğrafi işaretine sahip olunması, Türk ürünlerinin daha geniş bir pazarda daha iyi temsil edilmesi anlamına geliyor. Ancak mevcut durum, bulunduğu coğrafi konumu, farklı iklim ve kültürel yapısı nedeniyle çok daha fazla coğrafi işaret alabilme potansiyeli bulunan Türkiye’nin bu potansiyelini yeterince kullanamadığını gösteriyor. Sadece sayısal bakımdan coğrafi işaret tescili ürün potansiyeli değil, mevcutlardan getiri olarak kazancın ayrıcalığı da dikkate alınmalıdır. Coğrafi işaret tescili zor bir süreç olsa da asıl olan bunun kalite ve yerelliğinin yönetilmesi, ürün taklitçiliğiyle mücadele ile kırsal kalkınmayı destekleyecek satış ve pazarlama yöntemleriyle daha fazla katma değer sağlanmasının yönetilmesidir.
AB’nin özellikle tescil prosedürünü basitleştirecek olmasının ve özellikle de “yerel tanınmış üretici grupları” oluşturmanın önemli bir fırsat olduğunun altını çizmek gerek.
Necdet BUZBAŞ
TOBB Gıda Meclis Başkanı