Rize Belediyesi tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen GastronomiRize, coğrafi işaretli ürünlerle harmanlanan az bilinen, özel reçetelerle hazırlanan yemeklerle de Karadeniz kadını ve gençlerinin, Rize’ye gönülverenlerin, üniversitesi, lisesi, kamu ile özel sektörün aktif katılımıyla gerçekleşti. GastronomiRize, Vali İsmail Selim Paydaş ve festivale ev sahipliği yapan Rize Belediye Başkanı Rahmi Metin’in konuşmaları ile açıldı. Festivale katılan 11 ilçenin özel yemekleri, kültürleri görücüye çıktı. 118 çeşit yemek tadıldı. Festival alanında irili ufaklı açılan stantlarda yerel ürünleri ve sıcak yemekler ile zaman zaman Karadeniz türküleriyle oynayanlar renkli görüntüler oluşturdu. Ebru Koralı ile Lokantacılığın Geleceği konuşuldu Organizasyon, yürütücüsü olduğu festivalde aynı zamanda İTO ‘Restoranlar Komitesi’ Başkanı da olan Ebru Koralı yönetiminde titizlikle gerçekleştirilirken lokantacılığın geleceği, Türk mutfak kültürünün markalaşması için nokta atışı sorunlar ve çözüm önerileri üzerine düzenlenen panellerde katılımlarıyla da istişare edildi.
Ayşe Ayşin Işıkgece Yerel ve sürdürülebilirlik odağındaydı
Önceki Dönem Tarım ve Orman Bakan Yardımcımız Ayşe Ayşin Işıkgece’nin katıldığı bir diğer panelde ise Rize’nin gastronomisindeki ve özellikle coğrafi işaretli ürünlerin dünyaya açılması konusu ele alındı. Beslenmeden, kültürüne, doğal güzelliklerinden havasına, suyuna, insanına, toprağına değinilen festival ülkemizin zengin coğrafyasını da gözler önüne serdi. Gastronominin geleceği ve sürdürülebilirliğine odaklanan paneller zengin ve doyurucu olmasının yanısıra tarladan sofraya, markalaşmaya, restorantların rolüne kadar uzanan geniş bir yelpazede gerçekleşti. Alanında uzman isimler ve Rize’ye katma değeri yüksek gönülverenler panellere ve festivale geniş bir boyut kattı.
Biyolog ve Gastronomi Uzmanı
Sabriye Kocabalkan’dan Geçmişten Günümüze Rize
Rize dediğimizde Mısır unuyla hazırlanan lezzetlere bakınca bir taraftan da çay’ın bölgedeki rolüne değinen Sabriye Kocabalkan,bizlere Rize’yi aslında tam anlamıyla ifade eden geniş bir açıdan aktardı. Özellikle Mısır ununun Rize’deki çay ile buluşma yolculuğuyla başlayan hikayesini etkilediği koşul ve kültürüyle anlatımında; Rize şehri benim için çok kıymetlidir. Çay üzerine uzun süre çalışmamın getirisi ile kurulan gönül bağım hiç bitmedi. Rize Gastronomi Festivali çerçevesinde yeniden Rize’deydim. Değişen çehresine, artan kahve satışı yapan dükkanlarına rağmen Cumhuriyet Caddesi’nin devamındaki Çay Araştırma Enstitüsü’nün aynı olduğunu söyleyebilirim. Güzel bir botanik bahçesi ve minyatür çayların yanı sıra çayın nasıl işlendiğini anlatan bir düzende ve tabii ki çay içebileceğiniz yeşilin içinde çay bahçeleri var. Rize’nin en önemli ekonomik girdisi olan çayın şehirle buluşturulmasında Zihni Derin’in yerine atanan, Asım Zihnioğlu’nun öz yaşam öyküsünü de içeren kitabı ‘Bir Yeşilin Peşinde’ de de 2. Dünya Savaşı öncesinde köylülerle çay fidelerinin nasıl tanıştırıldığını anlatır. 1938’li, 1939’lu yıllarda mısır ununun kg fiyatı 3 ila 5 kuruştan satılırken, savaşın etkisi ile fiyatlar 150, 200 kuruşa çıkar. Rize’de gurbetçi aile çok, bu ne demek derseniz, evin erkeği ailesini geçindirebilmek için, para kazanabilmek dışarıda olması diyebilirim. Buna bir de savaşın etkisi eklenince, köy nüfusu daralır. Bir taraftan Gürcistan’dan getirilen fidelerin ekilmesi ve çay bahçesine dönüştürme çabası, devlet politikasına dönüşür. Ancak çay işi öyle kolay değil, kadınların çocukların gücü yetmiyor. Çözüm için 1 çuval yani 100 kg mısır unu vaat ediliyor, 1 dönüm çay bahçesi yapacak ailelere. Bu çözüm önerisi başarıyor ve gurbetçi aileler köylerinde çay fidelerini bahçelerine ekmeye başlıyorlar. Böylece mısır bitkisinin, Rize’de çaylıkların oluşturulmasında, çay yetiştiriciliğine de vesile olduğunu anlıyoruz. O gün başlayan çay macerası bugün Rize’nin sosyo ekonomik yapısını oluşturmaktadır. Çay bitkisi halen ekonomik değeri olan bitkiler arasında yerini korumaktadır. Tabii çayın ötesinde Rize’nin bitki zenginliği, emsalsiz ekolojik koşullara sahipliği gelişen ve genişleyen iş arayışlarında ekoturizmin bir parçası olan yayla turizmi üzerine de değinmeden geçmek olmaz. Doğasının bozulmadan bir denge de korunması için yayla turizminin, kültürünü de koruyacak şekilde yürütülmesi gerekliliğinin önemini, vurguladı.
Gençler Umut Verdi
Festivale gastronomi bölümü öğrencilerinin gösterdikleri ilgi ve heyecanları görülmeye değerdi. Gençlerin bölgeyi ve yereli gastronomisi ile sahiplenmeleri dikkat çekerken festival kapsamında da teşvik edilmeleri Rize gastronomisinin geleceği için umut verdi Karadeniz Kadınının emeği ve sevgisi bir başkaydı 11 ilçenin kadınlarının el emeğiyle sevgilerine Karadeniz insanının sıcaklığı ve misafirperverliği ile bütünleştirdiği sunumları yeşilin binbir tonuyla bezenmiş, deniziyle bütünleşen doğası da katılımcılara akıllarda yer eden güzellikler bıraktı. Öğretim Üyesi Gülnihal Kahraman’ın özel reçetesi öğrencilerinin sunumuyla tadıldı Geleceğimizin mirasını devralan gençlerin gastronomiyi sahiplenmeleri, festivale öğrencilerin yoğun katılımının yanı sıra Coğrafi işaretli ürünlerinden pepeçura ile hazırlanan RTE Üniversitesi Gastronomi Bölümü Öğretim Üyesi Gülnihal Kahraman’ın geliştirdiği reçeteden hazırlanan tatlı gastronomi öğrencileri tarafından tadıma sunuldu. Rize halkının hem üniversitesine hem de öğrencilerine sahip çıktığını görmek güzeldi. Rize Gastronomisinin çeşitli açılardan anlatıldığı, deneyimlenen yemekleri ile damaklarda iz bırakan tatları, doğası, kültürü bu festivalle birlikte Rize’nin gelecekte markalaşmasında ne kadar önemli olduğunu da ortaya koydu. Bizler yeşilin derinliğinde, mavinin etkisinde bir güzel üç gün geçirdik…
Rize’nin Coğrafi işaretli Ürünleri
Rize Çayı, Rize Kavurması, Rize Simidi, Rize Baston Ekmeği, Enişte Lokumu, Rize Muhlaması, Pepeçura, Rize Etli Karalahana Sarması, Çayeli Koloti Peyniri, Çayeli Kuru Fasulye, Anzer Balı, Ayder Balı ve Derepazarı Pidesi