Gıda Türk Dergisi’nin bir önceki sayısında Yeşil Vadi sayfalarında yar alan “COP29 Çıktıları” başlıklı yazımda, Toplumsal Cinsiyet ve İklim Değişikliğine İlişkin Lima Çalışma Programı’nın uzatılmasına karar verildiğinden söz etmiştim.
Toplumsal cinsiyetin zirve programının bir parçası olarak ele alınışı sadece COP29’a özel değil. Lima Toplumsal Cinsiyet Çalışma Programı (LWPG) 2014 yılında toplumsal cinsiyet dengesinin sağlanması ve tarafların BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) ve Paris Anlaşması ile aynı çizgide geliştireceği iklim politikası ve eylemlerine toplumsal cinsiyetin dahil edilmesi için oluşturuldu.
İklim değişikliğinin en önemli etkileri kadınlar ve diğer kırılgan gruplar üzerinde görülüyor. Dolayısıyla iklim politikaları oluşturulurken liderlerin toplumsal cinsiyet eşitliğini de dikkate almaları gerekiyor. Ne yazık ki dünya liderleri (hepsi olmamakla beraber) toplumsal cinsiyet eşitliğini geri planda tutuyorlar.
İklim krizi diğer insani problemler gibi kadınlar üzerinde daha fazla etkili. Daha etkili olması, kadınlar ve erkekler arasındaki eşit olmayan güç paylaşımından kaynaklanıyor. Halihazırda her alanda varlığını sürdüren toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri iklim kriziyle birleşince kadınlar için daha büyük problemlerin oluşmasına neden oluyor. Çoğu bölgede kadınlar erkeklere göre yemek, su ve yakıt bulmada daha fazla sorumluluğa sahip. Tarım, düşük ve orta gelirli ülkelerde kadınlar için en önemli istihdam sektörü. Kuraklık ve düzensiz yağış dönemlerinde tarım işçisi ve birincil tedarikçi olan kadınlar, aileleri için gelir ve kaynak sağlamak amacıyla daha çok çalışıyor. Bu durum, annelerinin artan yüküyle başa çıkmalarına yardımcı olmak için çoğu zaman okulu bırakmak zorunda kalan kız çocukları üzerinde ek bir baskı oluşturuyor.
İklim değişikliği dünya genelinde çatışmalara yol açarken, kadınlar ve kız çocukları çatışmayla bağlantılı cinsel şiddet, insan ticareti, çocuk yaşta evlilik ve diğer şiddet biçimleri de dahil olmak üzere her türlü cinsiyete dayalı şiddete karşı artan bir savunmasızlıkla karşı karşıya kalıyor.
Kadınlar tarımsal üretimde önemli bir rol oynamalarına rağmen tarımsal kaynaklara ve hizmetlere ya da tarım ve iklim değişikliğine dair resmi karar alma mekanizmalarına eşit erişime sahip değil. BM tarafından yapılan bir araştırmaya göre eğer tüm kadın küçük işletme sahipleri kaynaklara eşit erişime sahip olursa çiftlik verimi yüzde 20’den yüzde 30’a çıkabilir. 100 ila 150 milyon arası insan açlık riskinden kurtulabilir ve iyileştirilmiş tarım uygulamalarıyla karbondioksit emisyonları 2.1 gigaton azaltılabilir. Buradan toplumsal cinsiyet eşitliğinin sadece kadınlar için değil küresel düzeyde bir iyileşme için gerekli olduğu çıkarımı yapılabilir. 2023 yılında yapılan bir araştırmada kadınların üçte birinin tarım sektöründe çalışmasına rağmen sadece yüzde 12.6’sının toprak sahibi olduğu ifade ediliyor.
Kadınlar kaynaklar üzerindeki yetkilerinin kısıtlı olmasından ötürü tarım, ormancılık ve balıkçılık desteklerinin sadece yüzde 10’undan faydalanabiliyor. Kadınların kaynaklara erişiminin kolaylaştırılması kırılganlığı azaltabilir ve daha güçlü haneler ve topluluklar oluşmasına yardım edebilir. İlaveten kadınların karar alma mekanizmalarına katılımı iklim politikalarının uygulanmasını kolaylaştırabilir.
COP29’da Lima Toplumsal Cinsiyet Çalışma Programı’nın 10 yıl daha uzatılması kararı, toplumsal cinsiyet eşitliği sorunlarının iklim eylemine daha derin bir şekilde entegre edilmesi için kritik bir fırsat ortaya koyuyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği savunucularının seslerini duyurmaya ve kazanımlar elde etmeye yetecek güçleri kadınların katılımının artmasıyla mümkün.
Geçici rakamlar COP28’de heyetlerin yüzde 34’ü, COP29’a katılım gösteren 78 dünya liderinden sadece 8 tanesi kadın. 2023 yılında gerçekleşen COP28’de 133 dünya liderinden 15 tanesi ve ulusal heyetlerin yüzde 34’ü kadındı. Bu sayıların geçtiğimiz 10 yıl içinde neredeyse aynı şekilde kalması iklim tartışmalarında cinsiyet eşitliğinin önündeki zorluklara işaret ediyor.
Toplumsal cinsiyetin iklim değişikliğinin ayrılmaz bir parçası olduğunu kabullenmek gerekiyor. İklim adaletinin ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir dünya herkes için iyi bir yaşam ve gelecek anlamına geliyor.
Kaynak: İKV Dergisi Aralık 2024, Deniz Bal Sayfa :74-81
Necdet BUZBAŞ
TOBB GIDA MECLİS BAŞKANI