TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı Necdet BUZBAŞ’ın Gıda Türk yazısı
Geçenlerde kalemine güvendiğim, araştırmayı seven ve bunu yazılarına taşıyan bir gazeteci dostumun Türk Tarımının sıkça kıyaslandığı Hollanda ile ilgili yazısına takıldım.
‘‘Hollanda, Yeni Zelanda ile birlikte dünyanın iki akıllı tarım ülkesinden biri. Yüzölçümü 41.500 km², ekilebilir tarım alanları 1 milyon hektar. Tarım, gıda ve orman ürünleri ihracatı geçen yıl 113 milyar dolar, ithalatı 75 milyar dolar’’.
Yazar dostum ‘‘Hollanda iyi bir örnek ders alınmalı ama, Türkiye’nin kafasına kakılacak kıyaslamalar yapılmamalı’’ diyerek serzenişini ortaya koyarken tezini güçlendirecek örnekleri de şöyle sıralıyor;
• Çin dünyanın en büyük tarım ülkesi. Yüzölçümü 9.6 milyon km², ekilebilir tarım alanı 126 milyon hektar ( Hollanda’dan 126 defa büyük). Tarım ürünleri ihracatı 80 milyar dolar, ithalatı ise 133 milyar dolar.
• Hindistan yüzölçümü 3.2 milyon km², ekilebilir alanları büyüklüğü 160 milyon hektar (Hollanda’dan 160 defa büyük). Tarım ürünleri ihracatı 41 milyar dolar, ithalatı ise 21 milyar dolar.
• Küresel düzeyde ABD’den sonra dördüncü büyük tarım ülkesi olan Brezilya’nın yüzölçümü 8.5 milyon km², ekilebilir arazilerinin büyüklüğü 80 milyon hektar (Hollanda’dan 80 defa büyük). Tarım ürünleri ihracatı 93 milyar dolar, ithalatı ise 15 milyar dolar.
Konya ilimizden çok az farklı bir büyüklükte toprak varlığına sahip, ekilebilir tarım alanları büyüklüğü Türkiye’den 23 defa küçük Hollanda’nın tarım, gıda ve orman ürünleri ihracatında ki başarısının nedenlerini araştırmak gerekirken, kıyaslamaların kısır döngüsü içerisinde debelenip duruyoruz.
Yetkililerce sıkça paylaşılan, tarımsal hasıla büyüklüğü olarak Avrupa birinciliği dünya yedinciliği, tarım gıda ve orman ürünleri ihracatında neden 25 nci sıralarda olduğumuza cevap teşkil etmiyor.
Hollanda örneğine pek fazla takılmış olmaktan kaçınarak önemli bulduğum birkaç konuya da değinmek isterim.
Nüfusu 17 milyon olan Hollanda’nın 2019 yılındaki tarım, hayvancılık ve orman ürünleri ihracatı 104 milyar 800 milyon. Pandemiye rağmen ihracatlarını disiplinli büyüme çabalarından ödün vermeden geliştiriyorlar. Kişi başına 6 bin 576 dolarlık tarım, gıda ve orman ürünleri ihracatından mutlu olmaları gerekirken tarımdan gelen ihracatın bu kadar yüksek olmasından Hollanda da rahatsızlık duyuluyor.
Ülkenin gıda vadisinin (food valley) tarım ve hayvancılık üzerine uzmanlaşmış, araştırma Üniversitesi Wageningen 2019 yılında yayınladığı raporda, çevresel etkileri de dikkate alarak küçük bir ülkenin tarım ve hayvancılığa bu kadar yoğunlaşmasını sorguluyor.
Sorgulama bizi ekonominin çok önemli bir konusuna çekiyor. Gelişmiş bir ekonomide imalat sanayinin belirli bir büyüklüğe ve paya sahip olması gerekliliği. İmalat sanayi dışında zenginlik üreten başka sektörler elbette olacaktır. Ancak sektörler arası denge çok önemli. İmalat Sanayi ile diğer yüksek zenginlik üreten sektörler arasındaki dengenin bozulması uzun dönemde ciddi zafiyetler oluşturabiliyor. İktisat biliminde bu durum ‘‘Sanayisizleşme’’ olarak yer buluyor.
İngiltere’de, Londra’nın küresel bir finansman merkezi olması nedeniyle finans sektörü aşırı büyümüş, İngiltere önemli bir yüksek katma değerli hizmet ihracatçısı ülke olmuştur. Ancak dengeleri gözetemediğinden imalat sanayi güdük kalmış. Almanya, Fransa gibi rakiplerinin takipçisi olabilmiştir.
Yunanistan benzer süreci deniz nakliyatı ve turizm sektörleriyle yaşadı, imalat sanayi gerilerde kaldı.
Arjantin’de çok verimli bir tarım sektörünün varlığı sanayileşmenin ve küresel rekabete katılacak bir imalat sanayinin oluşması önünde ciddi bir engel oluşturdu.
1970’lerde Türkiye’de işçi dövizlerinin benzer bir etkisi oldu. İşçilerden gelen dövizlerle dış ticaret açıkları finanse edilince, imalat sanayinin ihracata yönelme ihtiyacı kalmadı. İmalat sanayinin dışa açılması gecikti, ekonomimiz boş yere tam on yıl kaybetti.
Son olarak doğal kaynak zenginliğine de değinmekte yarar var. Güçlü bir ekonomi için doğal kaynak zenginliği ne gerekli ne yeterli! Doğal kaynak varlığının açmazı, ülkeyi sanayi dışı bir aktiviteyle zenginliğe ulaştırmasıdır. Sürdürülebilir zenginliğin ve refahın kaynağı her yerde yüksek verimlilikle çalışan imalat sanayi olmuştur.
Doğal kaynak zenginliği ülkelere kendiliğinden bir gelişme avantajı vermiyor. Ancak iyi yönetilirlerse ülkenin gelişmesine olumlu katkıda bulunuyor. İyi yönetilmediğinde ise tam tersine son derece olumsuz ekonomik ve siyasi süreçleri tetikliyor.
Olumsuz ekonomik sonuçların deneyimlendiği ülkelerden biri de Hollanda. Bu, tarihsel deneyimin literatürdeki adı Hollanda Hastalığı.
1960’ larda Kuzey Denizinde doğalgaz bulunuyor ve Hollanda’ ya müthiş döviz geliri akmaya başlıyor, ulusal paranın değeri artıyor. Ulusal paranın değeri artınca ülkenin rekabet gücü azalıyor, bu azalınca sanayi yatırımları da azalıyor. Parası değerlendiği için ithal edilen her ürün, yerlisinden daha ucuza gelmeye, ülkeye eskiye göre daha çok lüks ithal mal girmeye başlıyor. Toplumda bu para bolluğundan en fazla yararlananlardan oluşan yeni bir zengin sınıfı doğuyor, ithal malları ağırlıkla bunlar tüketiyor.
Gelir dağılımı bozuluyor, sanayi ve tarımda çalışanlar ücretlerinin artırılmasını talep ediyor, baskı oluşturuyor, ülke çapında reel ücretler artıyor. Ücretler artınca bu defa ülkenin rekabet gücü daha da azalıyor. Bu gelişmeler nedeniyle, ülkede bir sanayisizleşme ve hatta tarımsızlaşma başlıyor.
Wageningen Üniversitesi’ nin 2019 yılındaki raporda dikkat çeken uyarısını bu yaşanmışlık bağlamında değerlendirmek gerekir. Üniversite, kurumsal taassuba itibar göstermeden ülkesi adına tarihi bir sorumluluğa sahip çıkıyor. Biliyor ki, üniversitenin bilim ve teknolojik faaliyetlerinin nihai hedefi; teknoloji üretmek ve dünyaya ihraç etmek, bu şekilde ülkeye döviz girdisi sağlayarak refah düzeyi yüksek bir toplum oluşturmak.
Dünya Bankası verilerine göre Türkiye ve Hollanda’ nın ARGE’ ye ayırdıkları bütçe hemen hemen eşit düzeyde. Ancak alınan sonuçlar eşitlikten oldukça uzak. Hollanda bize göre beş kat daha fazla patent başvurusu yapıyor, ilk 100’ e giren üniversite sayısı 7.
Sektörler arasındaki dengeler iyi yönetilerek; ABD’ nin hemen ardından dünyanın en büyük tarım ihracatçısı olarak ikinci sırada yer alan Hollanda, imalat sanayinde de 86,7 milyar dolarlık yüksek teknoloji ihracatına imza atıyor.
Nicelik çokluk anlamındadır. Nitelik ise kaliteyi, katma değeri bildirir. Tarım ve gıda ihracatımızın milyar dolarları nicelik, kilogram fiyatı niteliktir. Üniversite sayımızın 200’ leri aşması nicelik ilk 100’ e giren sayısı ise niteliktir. Kıyaslamaların kısır döngüsünden sıyrılıp öne çıkabilmek niceliklerimize katabileceğimiz niteliklerle olacaktır.
Necdet BUZBAŞ
TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı