Yerli tohumdan üretilen en kaliteli ürünleri dünya sofralarıyla buluşturan Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, dünyadaki gelişmelerin ülkemizin tarım ve gıda sektörüne büyük fırsatlar sunduğunu söyledi. Mehmet Reis, “Tarımsal üretimde en üst yeterliliğe ulaşarak bereketli topraklarımızdan daha fazla verim alabiliriz” dedi.
Bakliyat ürünleri, gerek insan sağlığı gerekse üretiminde daha az suya ihtiyaç duyması, toprağı koruması ve verimliliğini artırması gibi nedenlerle tüm dünya tarafından ‘geleceğin gıdası’ olarak kabul edilmektedir. Lifli yapısı ve içerdiği bitkisel kaynaklı proteinlerle temel besin kaynağı olarak kabul edilen bakliyat ürünlerinin; üretiminden tüketimine kadar tüm aşamaları ülkemizde büyük bir özveriyle gerçekleştirilmektedir. Peki bakliyat dünyası için 2022 nasıl geçti ve 2023 yılında sektörü neler bekliyor? 41 yıldır bakliyat sektörünün lideri olarak, yerli tohumdan üretilen en kaliteli ürünleri dünya sofralarıyla buluşturan bir dünya markası olan Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, Gıda Türk Dergisi’nin sorularını yanıtlayarak şunları söyledi:
Bakliyata Yoğun İlgi
“Bir ülkenin gücü, yüzyıllardır tarımsal üretimdir. Üretimin her aşaması önemlidir. Dünyada yaşanan gelişmeler; teknolojinin ilerlemesi, yenilikçi tarım teknolojisinin geleneksel yapılarla desteklenmesi, bakliyat sektörünün önemini gözler önüne sermektedir. Yaşanan gelişmeler ışığında çok sayıda ülke, gıda sektöründe bakliyat ürünleri üretiminin payını arttırmıştır. 2021 yılı verilerine göre; Türkiye’de toplam yemeklik tane baklagil üretim alanı 912.324 hektar olmuştur. 2021 yılı verilerine baktığımız zaman toplam tarım alanlarında kuru baklagil ekilen alan yüzde 5,68’dir. Bu araştırmalar, gelecekte baklagile daha da fazla gereksinim duyulacağına işaret etmektedir.”
Çalışmalarımız Bilimsel Verilere Dayalı
Reis Gıda’nın tarımsal üretimde verimlilik ve kalite artışı sağlayan bilimsel verilere dayalı çalışmalara ağırlık verdiğini dile getiren Mehmet Reis, bu nedenle Reis Gıda markasının yurt dışında da beğeni topladığını belirterek, “Ülkemizin bir gıda markası olarak; Tarım ürünleri ihracatında ilk 10’da yer alan Amerika, Hollanda, Almanya, Fransa, Kanada ve Belçika olmak üzere Türkiye topraklarında yetişen pirinç ve bakliyat ürünlerini 26 ülkeye ihraç ediyor olmamız ülkemiz adına ayrı bir gurur kaynağıdır.”
Sürdürülebilir Tarımın Destekçisiyiz
Reis Gıda olarak sürdürülebilir tarıma her zaman destek verdiklerini dile getiren Mehmet Reis, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Reis Gıda olarak; Ar-Ge çalışmalarına odaklanarak, verimli toprakların arttırılması, tarımsal teknolojinin gelişmesi, kaliteli ürünün tarladan çatala uzanan sürecinin takibi ile yenilikçi çözümler üretmekteyiz. Kurulduğumuz günden beri, Türkiye’nin bakliyat ürünlerinin çok yönlü faydalarına, üretiminin artırılmasına ve tüketiminin teşvik edilmesine yönelik çeşitli çalışmalarımızı hız kesmeden sürdürmekteyiz.”
Sağlıklı Beslenme
Önceliğimiz, tüm insanların güvenli gıdaya ulaşabilmesini sağlamaktır. Bu noktada hayata geçirdiğimiz çok sayıda projemiz bulunmaktadır. Tarımsal üretimin sürdürülebilirliğine katkı sunmak adına ‘tohum üretici belgesi’ alarak ata mirası olan bakliyat tohumlarının gelecek nesillere aktarılması için ‘Reis Bakliyat Köyleri’ projesini başlattık. Tarımsal üretimin devamlılığı için çalışmalarımızı sürdürürken, gelecek nesillerin sağlıklı beslenebilmesi hedefiyle projelerimize yenilerini de eklemeyi düşünüyoruz.”
2022 Böyle Geçti
Tüm dünyayı kasıp kavuran pandeminin etkilerinin sürdüğünü, küresel ısınmanın yanı sıra Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın gölgesinde bir yıl geçirildiğini dile getiren Mehmet Reis, “Enerji, akaryakıt, gübre, ilaç, tohum, fide, yem gibi girdi maliyetlerindeki artışlar, tarımsal üretimi ve gıda ürünlerini etkiledi. Çiftçinin artan maliyetlerle tüketicinin ise yüksek fiyatlarla karşı karşıya kalması kaçınılmaz oldu.” diyerek tarım sektöründe ekim alanlarının azalmasının önlenmesi konusunun 2022 yılında da en önemli konuların başında geldiğini belirtti.
Stratejik ve Kritik Tarımsal Ürünler
21 Kasım’da Cumhurbaşkanlığı tarafından dışa bağımlı olmanın önüne geçmek için buğday, soya, mısır, ayçiçeği, pirinç ve bakliyat ürünlerinin “stratejik ve kritik tarımsal ürünler” olarak kabul edildi. Ayrıca Tarım Bakanlığı tarafından tarım kanununda; tarımsal desteklerin artırılması, ekilmeyen alanların tarıma kazandırılması gibi yapılacak değişiklikler Türkiye’nin tarımda sürdürülebilirliği açısından önem arz etmektedir. 2023’ün ortasında başlayacak olan hasat dönemiyle birlikte yeni mahsulün arzıyla dengelerin yeniden yerine gelmesini beklediklerin dile getiren Mehmet Reis, “Ülkemizin üretim potansiyeli tam olarak değerlendirildiğinde hem iç tüketimini rahatlar hem de dış ticaret artar” dedi.
Yerli Üretimin Önemi
Mehmet Reis, 2023 yılında bakliyat sektörünün ülkemize katkı sunmak için çalışmalarına hız kesmeden devam edeceklerini belirterek üretimi arttırmanın yöntemleri hakkında ise şunları söyledi:
“Dünyadaki gelişmeler, ülkemiz tarım ve gıda sektörüne büyük fırsatlar sunmaktadır. Türkiye’nin iklimi, toprakları, atalık tohumları ve geçmişten gelen kültürü bakliyat üretimi için ideal bir ortama sahip olduğunu göstermektedir. Anadolu’nun bereketli topraklarını gelecek nesillere taşımaktan hepimiz sorumluyuz. Tarım arazilerini koruyarak, ekilebilir alanları genişleterek, üretimi iklim koşullarına uyumlu hale getirerek tarımsal faaliyetlerimizi arttırabiliriz. Ekim alanlarının artışı, aynı zamanda verimliliğin yükselmesi, fiyatlarda istikrar ve dengelenmeyi de beraberinde getirecektir. Ayrıca üretimin artırılmasının yanında tarladan çatala kadar uzanan süreçte gıda kaybı ve israfını en aza indirerek dünyanın sayılı tarımsal üretim değerlerine sahip ülkelerden biri olabiliriz. Yeni teknolojileri de yakından takip ederek üretimde verimlilik artışı ile kaynakların daha etkin kullanılması sağlayabiliriz.”
Verimlilik Temelli Planlamanın Önemi
Küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle mücadele edilmesinin önemine vurgu yapan Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, “Bugün artan fiyatlarla karşı karşıyayız, eksik bir ürün söz konusu değil ama yakın gelecekte ürünlere ulaşamama sorunuyla karşı karşıya kalmayacağımızı hiç kimse garanti edemez. Yaşanan kuraklık ve salgın sürecinde öz kaynaklarla kendi kendine yeterliliğin sağlanmasının ne kadar önemli ve stratejik bir zorunluluk olduğunu unutmamalıyız. Çiftçinin refahını arttıracak, kalite ve verimliliği en üst seviyeye çıkaracak verimlilik temelli üretim planlaması ve destekleme modellerine ağırlık vermeliyiz” diyerek değişimi öngörüp geleceğe her zaman hazır olmanın önemine vurgu yaparak sözlerini noktaladı.