Prof. Dr. Nevzat Artık
Ankara Üniversitesi Gıda Müh. Bölümü-ANKARA
1.GİRİŞ
İklim değişikliği küresel bir sorun olmakla birlikte etkileri bölgelere, kuşaklara, yaşa, ekonomik koşullara ve cinsiyete bağlı olarak önemli farklılıklar göstermektedir. Ancak iklim değişikliğinin etkilerini en ağır şekilde hissedenler ve zarar görenler geçimlerini doğal kaynaklardan sağlayan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ve bu ülkelerde yaşayan tarımla uğraşan çiftçilerdir.
Dünyada iklim değişikliğinin tarımsal üretime ve gıda sektörüne etkisi konusunda yapılan çalışmaların büyük çoğunluğunda, şu anda kuru tarım yapılan ve hububat yetiştirilen alanların kuzeye doğru kayacağı tahmin edilmektedir. Verimle ilgili olan çalışmalarda ürün verimliliklerinde yüzde 10’lardan yüzde 50’lere kadar azalmalar beklenmektedir. Yapılacak uyum çalışmalarıyla bu azalmanın kısmen önlenebileceği belirtilmektedir.
İklim değişikliği tüm dünyanın en önemli gündemi. Ülkemizde bu konuda 2019 yılında yapılan 3.Tarım ve Orman Şurasında “Gıda Güvenliği ve Gıda Güvencesi Raporu “ve daha sonra 2021 yılında hazırlanan “İklim Değişikliği ve Tarım Değerlendirme Raporu” On İkinci Beş yıllık Kalkınma Planı (2024-2028) “Gıda Güvenliği ve Güvenirliliği Özel İhtisas Komisyonu” raporunda iklim değişikliği konusunda önemli veriler elde edilmiştir.
2.GIDA GÜVENLİĞİ ve GÜVENCESİ
Türkiye’de tarımda iklim değişikliğine uyum ile ilgili çalışmaların sayısı, 2007’de ülke genelinde yaşanan kuraklıkla birlikte, iklim değişikliğinde farkındalığın ve bilincin artmasıyla hızlanmıştır. Bu çalışmalardan birisi Tarım ve Orman Bakanlığının 2007 yılında tarımsal kuraklık yönetimi oluşturmasıdır. Böylece Türkiye’de yaşanması muhtemel tarımsal kuraklığın etkilerini azaltmak için ilgili kurum ve kuruluşlarının temsilcileri ve uzmanlardan oluşan yönetim sistemi oluşturulmuş, merkez ve illerde oluşturulan yönetim birimlerinin görev ve yetkileri tanımlanmıştır. Ayrıca 2008-2012; 2013-2017; 2018-2022 dönemleri için Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planları hazırlanmıştır. Bu çalışmaların devamlılığı ve iyileştirilmesi tarımsal hammaddeyi girdi olarak kullanan gıda sektörünü de etkileyeceği için çok önemlidir.
3.SERA GAZI EMİSYONU
Ülkemizde 2019 yılında toplam sera gazı emisyonu 506,1 Mt CO₂ eşd. olarak raporlanmıştır. Toplam sera gazı emisyonlarında 2019 yılında CO₂ eşd. olarak en büyük payı %72 ile enerji kaynaklı emisyonlar alırken bunu sırasıyla; %13,4 ile tarım (bir önceki yıla göre artış olmuştur), %11,2 ile endüstriyel işlemler ile ürün kullanımı ve % 3,4 ile atık sektörü takip etmiştir.
Dünya’da tarım sektörü emisyonları ise, 1990 yılında 5.03 Gt. CO₂ eşd. Olurken, 2016 yılında 5.8 Gt. CO₂ eşd olarak gerçekleşmiştir (Dünya Kaynakları Enstitüsü / World Resources Institute). 1990 yılına kıyasla dünyada tarım sektörü emisyonlarında %15,3 oranında bir artış olduğu gözlenmekte olup bu artış ülkemizde aynı dönem için %26,8 olarak gerçekleşmiştir.
4.DÜNYADA GÖZLEMLENEN ISINMA ve NEDENLERİ
Küresel yüzey sıcaklığı, 2011–2020’de ortalama1,09 °C idi. Bu değer 1850–1906’dan daha yüksek olup, karadaki artışlar (ortalama 1,59°C) okyanustakinden (ortalama 0,88 °C) daha fazladır. 21. yüzyılın ilk yirmi yılında (2001–2020) küresel yüzey sıcaklığı, 1850–1900’den 0,99 °C daha yüksekti. Küresel yüzey sıcaklığı 1970 yılından bu yana, en azından son 2000 yıldaki diğer 50 yıllık dönemlerden daha hızlı arttı(Şekil1).
Şekil1: Isınma nedenlerinin yıllara göre değişimi
4.1.GÖZLEMLENEN ISINMA ve NEDENLERİ
1850-1900’den 2010-2019 ‘ye kadar toplam insan kaynaklı küresel yüzey sıcaklığı artışının olası aralığı 0,8°C ila 1,3°C olup, en iyi tahmin 1,07°C’dir. Bu dönemde, iyi karışmış sera gazlarının 1,0°C ila 2,0°C’lik bir ısınmaya katkıda bulunması muhtemeldir ve diğer insan etkenleri (temel olarak aerosoller), doğal olarak 0,0°C ila 0,8°C’lik bir soğumaya katkıda bulunmuştur ( güneş ve volkanik) sürücüler küresel yüzey sıcaklığını –0,1°C ila +0,1°C arasında değiştirdi ve iç değişkenlik bunu –0,2°C ila +0,2°C arasında değiştirdi. 2100 yılında sıcaklık artışı 4C olarak tahmin edilmektedir. Bu da iklim değişikliği probleminin bun güne göre en az 3-4 kat artacağının kanıtıdır.