Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) 19 Mart 2024’te Küresel İklim Durumu Raporunu yayımladı. Rapora göre 2023 yılı sadece kayıtlara geçen en sıcak yıl olarak kalmadı, iklim değişikliğinin çok sayıda belirtisini de rekorlarıyla ortaya koydu. Küresel ortalama yüzeye yakın sıcaklıkların sanayi öncesi seviyelerin 1.45 derece üzerine çıktığını doğrulayan rapor, deniz seviyelerinin yükselmesinde yeni zirve, okyanus ısısında en yüksek, Antarktika’da deniz buzunda en düşük ve sera gazı konsantrasyonlarının rekor seviyelere ulaştığını sayısal değerleriyle ortaya koyuyor.
2023 yılı, iklim değişikliği belirtilerinde rekorların yaşandığı yıl olarak tanımlanırken BM Genel Sekreteri Antônio Guterres “bazı rekorlar sadece listeleri alt üst etmekle kalmıyor, iklim değişikliğini hızlandırıyor” sözleriyle durumun vehametini ortaya koymaya çalışıyor.
2023 yılı boyunca yaşananlar, iklim krizinde gerekli adımların kararlılıkla atılmadığına işaret ediyor. Bu şartlar altında şayet iklim krizi durdurulmak ya da en azından etkileri azaltılmak isteniyorsa farklı bir şekilde kurgulanacak bir yaşam tarzına ihtiyacımız olduğu açık. Zira mevcut yaşam tarzımızla, dünya bildiğimiz dünya olmaktan hızla uzaklaştı uçurumun kenarındaki gezegen halini aldı.
Ümitsizliğe gerek yok, insanın dünyayla olan ilişkilerini yeniden kurgulamak gereğini yerine getirmeye çalışan örnekler de var. Bu konuda AB verdiği sınavla öncülük etmeye çalışıyor. Salınımların belirli hedefler doğrultusunda azaltılmasından, doğrusal ekonomi modelinden döngüsel ekonomiye yönelişe kadar bir dizi önlem içeren Yeşil Mutabakat ortaya konuyor. 2019 yılında ortaya konan Yeşil Mutabakat bir tavsiye olmanın çok ötesinde aynı zamanda Avrupa İklim Yasasının bir parçası, hukuki olarak bağlayıcı.
AB ortaya koyduğu bu denli büyük bir çevresel, ekonomik ve aynı zamanda sosyal bir dönüşüm hareketiyle iklim krizine yönelik atılacak adımlarda öncü olmak istiyor. Ancak görünen o ki, tek kişilik yarışmanın birincisi olarak varılan noktanın pek iç açıcı olmadığı görülüyor.
Sera gazlarından arındırılmış üretim ve tüketim süreçlerini benimsemek çok boyutlu bir dönüşüm gerektiriyor. Gelişmekte olan ülkelerin, gelişmiş ülkelerin vazgeçmekte zorlandıkları hayat tarzlarına olan özlemleri bu dönüşümün en önemli engeli. Toplumun hiçbir kesimini geride bırakmadan bu dönüşümü gerçekleştirmek ise hoş bir temenniden ibaret görünüyor. Buna AB’nin gücünün yetmeyeceği çok açık.
Avrupa Komisyonu’nun 18 Aralık 2023 tarihinde yayımladığı ve üye ülkelerin ulusal enerji ve iklim planlarını ele aldığı değerlendirme raporunda Belçika, İrlanda ve Letonya’nın güncellenmiş ülke raporları zamanında hazırlanmadığından değerlendirmeye alınmazken, Avusturya, Bulgaristan ve Polonya ise güncellenmiş ülke raporlarını hiç sunmamışlar. AB içinde de işlerin tam olarak beklenen şekilde gitmediği bir gerçek.
Sonuç olarak iklim krizinin küresel bir sorun olduğu ve ortak bir anlayış ve çaba gerektirdiği düşünüldüğünde AB’nin kendi hedeflerini gerçekleştirmesi kadar küresel çapta bir heves ve iklim eylemi gerektiği açık. Ancak 27 üyeli AB, kimi zaman üye ülkeler arasında ortak bir kaygının bulunmaması ve adanmışlık seviyelerindeki farklılıklar ve kimi hedeflerin iddiasız kalması ve kimi ülkelerin ise iklim hedeflerini fazla iddialı bulmaları nedeniyle yaşanan motivasyon kayıpları iklim hedeflerine giden yolda yavaşlamalara neden oluyor.
İklim hedeflerine ulaşılması insanoğlunun dünyadaki varlığı için kritik olmakla birlikte, bu hedeflere ulaşma sürecinde toplumun farklı kesimlerini geride bırakmanın yahut yabancılaştırmanın sosyaldokunun ve uyumun bozulmasıyla sonuçlanacak bir sürenin başlangıcı olabileceği riski unutulmamalıdır.
Jeopolitik gelişmeler, ekonomik sıkıntılar ve göç gibi krizler de iklim eylemine yönelik atılacak adımları sekteye uğratıyor. WMO’nun raporu, büyük bir iklim finansmanı açığını ortaya koydu. 1.5 dereceye bağlı kalmak için yıllık iklim finansmanı yatırımlarının altı kattan fazla artarak 2030 yılına kadar 9 trilyon dolara ve 2050 yılına kadar da 10 trilyon dolara ulaşması bekleniyor.
Ancak eylemsizliğin maliyeti çok daha yüksek olabilir. Görünen o ki, tüm dünya ülkeleri AB’nin becerisiyle yetinecek!
Kaynak:
İKV Dergisi Şubat 2024
AB İklim Hedeflerinde Ne Durumda?
Tunç İbrahim Ceylan
Necdet BUZBAŞ
TOBB Gıda Meclisi Başkanı