Prof. Dr. Remziye Yılmaz
Hacettepe Üniversitesi
Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü
Beytepe Kampüsü, 06800, Ankara.
remziye@hacettepe.edu.tr
Son yıllarda biyoteknolojideki en büyük devrimlerden biri, gen düzenleme teknolojilerinin, özellikle CRISPR-Cas9’un hızla yayılması olmuştur. Genom bilimindeki son atılımlar ve genom düzenleme tekniklerindeki ilerlemelerle, özellikle kümelenmiş düzenli aralıklarla kısa palindromik tekrarların ( CRISPR ) ilişkili protein 9’un (Cas9) keşfiyle genom düzenleme ve sağlık, tarım ve gıda inovasyonu konusu uluslararası toplumda özel bir önem kazanmıştır. Bu teknoloji, DNA dizilerinin hassas bir şekilde düzenlenmesine olanak tanıyarak küresel çapta çok sayıda sektörü dönüştürebilecek potansiyele sahiptir. Ancak bu ilerlemeler, teknolojinin etik ve yasal boyutlarının ele alınmasını zorunlu kılmaktadır.
Bilimsel Gelişmelerin Etkisi
CRISPR-Cas9 gibi gen düzenleme teknolojileri, genetik hastalıkların tedavisinde yeni umutlar sunmaktadır. Kalıtsal hastalıkların önlenmesi, tarımsal verimliliğin artırılması ve küresel gıda krizi gibi sorunların çözülmesinde bu teknolojiler çok önemli bir rol oynayabilir. Ancak bilimsel ilerlemeler ile toplumsal kabullenme arasındaki dengenin kurulması kritik bir öneme sahiptir.
Genom düzenlemenin sahip olduğu umut verici potansiyele rağmen, sınırlamaları da vardır. Bilimsel anlamda bu ilerlemelerin gündeme getirdiği risklerin de bilimsel ve şeffaf koşullarda tartışılıyor olması dikkat çekmektedir ve özellikle güvenlik ve etik standartlarının yeterince oturmuş olması kamuoyu endişelerini azaltabilir.
FAO’nun gıda sistemleri raporunda, gen düzenlemenin tarımsal yeniliklere öncülük ettiği vurgulanmakta, ancak bu teknolojilerin süreç boyunca çiftçiler ve tüketiciler üzerindeki etkilerinin dengeli bir şekilde yönetilmesinin önemine dikkat çekilmektedir. Daha çok küresel dayanışma ile güçlendirilecek politikaların geliştirilmesi önerilmektedir.[1]
Hukuki ve Etik Boşluklar
Genellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler için mevcut yasal düzenlemeler, gen düzenleme teknolojilerinin çok hızlı ilerlemesi karşısında yeterli olmaktan uzaktır. Özellikle CRISPR gibi yeni tekniklerin uygulanmasında, ulusal ve uluslararası düzenlemelerin uyumsuzluğu büyük sorunlara yol açabilir. Bu farklılıklar, hem bilimsel işbirliklerini zorlaştırmakta hem de potansiyel pazarların gelişmesini engellemektedir. Türkiye’de ise 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu, bu alandaki temel mevzuatı oluşturmaktadır, ancak yeni teknolojilerin çerçevesini kapsayacak şekilde güncellenmesi gerekmektedir.
Yeni Düzenleme İhtiyacı
Gen düzenleme teknolojilerinin etik ve hukuki çerçevesini oluşturmak için uluslararası işbirliğine dayalı, kapsayıcı bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Yeni düzenlemelerin, hem bilimsel inovasyonu desteklemesi hem de olası kaygıları gidermesi gereklidir. Bu kapsamda öne çıkan bazı öneriler şunlardır:
- Uluslararası Standartlar: Gen düzenleme alanında şeffaflığı ve sorumluluğu artıracak standartların belirlenmesi.
- Kurullar: Bilim insanları, hukukçular ve etik uzmanlarından oluşan bağımsız kurulların karar alma sürecine dahil edilmesi.
- Kamusal Diyalog: Toplumun farkındalığını artırmak için şeffaf bilgi paylaşımı ve tartışma platformlarının oluşturulması.
Sonuç olarak, gen düzenleme teknolojileri insanlık için çok büyük fırsatlar sunarken, bu teknolojilerin yönetimi ve uygulamasında etik, bilimsel ve hukuki sorumlulukları dengelemek büyük bir zorunluluktur.
Resim 1: Genom düzenlemeyle bilim insanları, bir hücrenin veya organizmanın özelliklerini değiştirmek için DNA’nın belirli bir bölgesinde değişiklikler yapabilirler. Değişiklikler genellikle DNA parçalarının eklenmesini veya çıkarılmasını ya da DNA dizisini oluşturan yapı taşları olan baz dizisinde belirli değişiklikler yapılmasını içerir. Bu değişiklikler bir DNA parçasının veya bir genin farklı şekilde işlev görmesine veya tamamen işlev görmemesine neden olabilir. Bu da, genin kodladığı ürünü, işlevini değiştirerek veya ifade edilmesini durdurarak etkileyebilir.
Resim 2: DNA’nın belirli bölgelerini hedeflemek ve bu bölgelerde değişiklikler yapmak için enzimler kullanır; örneğin dizide küçük düzenlemeler yapmak veya DNA’nın bölümlerini eklemek veya çıkarmak gibi.
[1] FAO. 2022. Gene editing and agrifood systems. Rome. https://doi.org/10.4060/cc3579en