Son yıllarda giderek artan beslenme modelleri arasında vegan beslenme ilk sıralarda yerini alıyor. Vegan beslenme tarzı son dönemlerde popülerliğini artırsa da ortaya çıkış tarihi 80 yıl öncesine dayanıyor. “Vegan beslenme, hayvansal besinleri tamamen hayatınızdan çıkarttığınız bir beslenme şeklidir” diyen Sofra/Compass Group Türkiye Ülke Diyetisyeni Emel Terzioğlu Arslan, bu beslenme tarzı ile ilgili bilinmesi ve dikkat edilmesi gerekenleri anlatıyor.
Vegan mı, vejeteryan mı?
Veganlık, ülkemizde daha yaygın olan ve daha çok bilinen vejeteryanlık ile karıştırılsa da aslında aralarında önemli farklar bulunuyor. Vejeteryan beslenme tarzında da veganlıkta olduğu gibi hayvansal gıdalar tüketilmiyor ancak bu tarzı benimsemiş kişilerin hepsi aynı şekilde beslenmiyor. Bazıları et, balık, tavuk yemezken süt ürünleri veya yumurta gibi hayvansal gıdaları tüketebiliyor. Vegan beslenme tarzında ise bal dahil hiçbir hayvansal gıda kesinlikle tüketilmiyor. Aslında vegan beslenen bireyler sadece beslenme alışkanlıklarını değiştirmiyorlar. Aynı zamanda hayvan sömürüsüne neden olan her türlü tüketimi reddediyorlar. Yani veganlığın temelinde sağlıklı beslenme, çevreyi koruma ya da dini inanışlar gibi nedenler olsa da en önemli nedeni hayvanlara olan saygı gibi görünüyor.
Kurubaklagiller ve yağlı tohumlar veganlar için önemli protein kaynakları
Veganlar bitkisel kaynaklı tüm gıdaları tüketebiliyorlar. Bu beslenme tarzında en çok merak edilen bu bireylerin protein ihtiyaçlarını nasıl karşıladığı oluyor. Aslında protein ihtiyaçlarını karşılamaları sanıldığı kadar zor değil. Özellikle bezelye, fasulye, nohut, mercimek ve soya ürünleri gibi kuru baklagiller ile tofu, fıstık ezmesi, kaju ve diğer yağlı tohumlar tüketebilecekleri iyi protein kaynakları. Ayrıca esmer pirinç, yulaf ezmesi, kinoa, chia tohumu ve bulgur gibi tam tahıllar da vegan beslenenler için iyi birer protein kaynağı.
Bunlara dikkat!
Vegan beslenme tarzını benimsemiş kişilerin bazı noktalara dikkat etmesi gerekiyor. Veganlar hayvansal kaynaklı gıdaları (özellikle et) tüketmedikleri için B12 vitamini ve demir gibi mikro besin öğeleri açısından zaman zaman eksiklik yaşayabilirler. Bu nedenle belirli aralıklarla kan tahlili yaptırıp bu vitamin ve mineraller açısından takviye almaları gerekebilir. Ayrıca süt ve ürünlerini de tüketmedikleri için yeterli kalsiyum da alamıyorlar. Bu nedenle birçok vegan osteoporoz riski ile karşı karşıya kalabilir. Bazı dönemlerde kalsiyum açısından da takviyeye ihtiyaç duyabilirler.
“Vegan beslenme daha sağlıklıdır” diyemeyiz!
Veganlar meyve, sebze, tam tahıllılar gibi lifli gıdalarla ve bitkisel proteinlerle beslendikleri için bağışıklık sistemleri oldukça güçleniyor. Yapılan bazı çalışmalar da vegan beslenme tarzının sağlık üzerine birçok olumlu etkisinin olabileceğini gösteriyor. Özellikle kalp-damar hastalıkları başta olmak üzere hipertansiyon, obezite, diyabet ve bazı kanser türleri vegan beslenenlerde vegan olmayanlara oranla daha az görülüyor. Ancak tüm bunlar vegan beslenmenin çok sağlıklı olduğu anlamına da gelmiyor. Sonuçta bu beslenme tarzında birçok gıda beslenmeden çıkarıldığı için vegan beslenenler mutlaka dönem dönem sağlık kontrollerini yaptırmalı ve besin öğelerini yeterli alıp almadığını takip etmelidir.